MAHKEMESİ : ALANYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/02/2007NUMARASI : 2005/1128-2007/36Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları M..nın adına kayıtlı 6 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, iptal ve tüm mirasçılar adına payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, taşınmazda malik olmadığını belirtip, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.Mahkemece, tapu iptal, tescil davalarının tapu kayıt malikine açılması gerektiği, davalının kayıt maliki olmadığı gerekçeleri ile davanın husumetten reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delilerden; davada miras bırakan M.'nın malik olduğu 6 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiği ileri sürülerek iptal ve tüm mirasçılar adına tescili istenmiş, yargılama aşamasında davadaki isteğin tazminata dönüştürüldüğü görülmektedir. Davacılardan başka, murisin dava dışı mirasçılarının da bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir.Öyleyse davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmediği açıktır.Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. Medeni Kanunun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi, eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Medeni Kanunun 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Medeni Kanunun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Ayrıca, davadaki istek tazminata dönüştürüldüğünden eldeki davanın tazminat istekleri yönünden değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Öncelikle belirtilen eksikliğin tamamlanması ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.