MAHKEMESİ : FETHİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2011/449-2013/609Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptal ve tescil ile terekeden çıkmayan nakdin tespiti ve miras payları oranında tahsili istemine ilişkindir. Davacılar, ortak mirasbırakan H.. K..’nın malik olduğu 347 ada 87 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 nolu bağımsız bölümü 25/07/2008 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya devrettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile miras payları oranında tescilini ayrıca murisin banka mevduatının tespiti ile terekeden çıkmayan nakdin davacıların miras payları oranında tahsilini istemişlerdir.Davalı, bakım karşılığı imzalanan sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, murisin yaptığı temlikin gerçek bir bakım sözleşmesi olduğu ve muvazaa içermediği, alacak talebine ilişkin ise davacının iddiasını ispat edemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, dava konusu 347 ada 87 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan tarafından 25/07/2008 tarihli ölünceye kadar bakım akti ile davalı Sevim’e temlik edildiği, mirasbırakan Hatice’nin 28/03/2011 tarihinde öldüğü, geriye davacılar Durkadın, Mehmet ve Döne , davalı Sevim ile dava dışı torunları Devrim ve Evrim’i bıraktığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; mirasbırakanın 03/04/1980 yılında ikinci evliliğini yaptığı, ikinci eşinin 2005 yılında ölümüne kadar onunla birlikte kaldığı, tanık beyanlarından eşinin ölümünden sonra davacılar ve davalı tarafından dönemler itibari ile bakıldığı, davalının yanında öldüğü; mirasbırakan ile davalı arasında çekişme konusu 347 ada 87 parsel 1 nolu bağımsız bölümün 25/07/2008 tarihli ölünceye kadar bakma akti ile devrine ilişkin sözleşme dışında, Fethiye 6.Noterliği’nin 22/03/2010 tarih ve 3024 yevmiye nolu düzenleme şeklinde sözleşme ile murisin, kızı Sevim’in kendi evinde ölünceye kadar bakması ve gözetmesi, yiyecek ve sağlık giderlerini karşılaması karşılığında TC sınırları dahilinde sahibi bulunduğu veya murislerinden intikal eden veya edecek olan taşınmazlardaki tüm miras hak ve paylarını devir ve temlik etmeyi taahhüt ettiği, ancak bu sözleşmenin tapuda infaz edilmediği; 28/12/2010 tarihli ölünceye kadar bakma akti ile de muris ve diğer mirasçılar adına elbirliği halinde kayıtlı olan 102 ada 31 parsel sayılı taşınmazın muris tarafından ölünceye kadar bakıp beslemek ve görüp gözetmek koşulu ile davalı Sevim’e temlik edildiği ve tapuda tescilinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda çekişme konusu taşınmazın bakım amaçlı olarak davalıya temlik edildiği sonucuna ulaşılamaz.Öte yandan, her nekadar mahkemece murisin mevduat hesabı bankalardan sorulmuş ise de, tapu kayıtlarından EPDK tarafından kamulaştırıldığı anlaşılan 123 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin kim tarafından alındığı hususu araştırılmamıştır.Hâl böyle olunca, çekişme konusu taşınmazın bakım amaçlı olarak değil, diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olarak davalıya temlik edildiği gözetilmek ve kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma bedeli araştırılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.