Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3575 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2354 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: GİRESUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 18/09/2008NUMARASI: 2006/346-2008/280Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 136 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, özel mülkiyete konu teşkil edemeyeceğini ileri sürerek kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapu kaydının iptaline ve üzerindeki yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın 184,24 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığının keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi .. raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 11.06.1979 tarihinde yapıldığı, 10.02.1981 tarihinde kesinleştiği ve davanın 04.10.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 10.02.1981 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Bilindiği üzere, hak düşürücü süre olumsuz dava şartlarından olup kamu düzeni ile ilgilidir.Mahkemece davanın her aşamasında res'en gözetilmesi gerekli bir kuraldır.Hal böyle olunca, herne kadar anılan yasa karardan sonra yürürlüğe girmişsede kesin hüküm halini almamış eldeki davalara da uygulanacağı gözetildiğinde davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi için karar bozulmalıdır.Öyleyse davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.