Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3574 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1148 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/03/2006NUMARASI : 2005/166-2006/100Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 1431 ada 13 nolu mesken’in davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini, davalının aleyhine açtığı tapu iptal ve tescil davasının da red edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.Davalı, dava konusu taşınmazı dava dışı yükleniciden haricen satın aldığını, kaba inşaat olarak satın aldığı daireye masraf yaptığını belirterek davanın reddi ile yaptığı masrafların tazmini isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, davalının davacıya ait bağımsız bölüme haksız olarak elattığı gerekçesiyle davanın kabulü ile elatmanın önlenmesine, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, davalının karşı davasının kabulü ile 5100 YTL tazminatın davacı (k.davalı) R..ten tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Karar, davalı (k.davacı) vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ,,,, raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, çaplı taşınmazda bulunan bağımsız bölüme önlenmesi, ecrimisil karşı dava tazminat isteklerine ilişkinidir.Mahkemece asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere,tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Kısa kararın 2 nolu bendinde “..fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına denildiği halde, gerekçeli kararda “…fazlaya ilişkin talebin reddine…” denilmek suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişkiye düşülmüştür.Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.