Taraflar arasında görülen davada; Davacı-karşı davalı, kayden maliki olduğu 17 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın 2. Katının davalı tarafından haklı bir neden olmaksızın kullanıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve birleşen dava ile ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı- karşı davacı; fuzuli şagil olmadığını, çekişmeli taşınmazda bulunan binada ist hakkı satın aldığını ve davalının bilgisi dahilinde daire yaptığını bildirip davanın reddini savunmuş, birleştirilerek görülen dava ile de temliken tescil veya tazminat isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, temliken tescil koşullarının oluştuğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin reddine, temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı-karşı davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.10.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden L... İ... ile temyiz edilen vekili Avukat İ...... K.... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S...... A.... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil , birleşen dava temliken tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin reddine, temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; kayden davacıya ait 17 parsel sayılı taşınmaz üzarinde zemin+ iki kattan oluşan bina bulunduğu, davacı L....'nün binanın 2. katının davalı İ.......tarafından haklı bir nedeni olmaksızın kullandığından bahisle elatmanın önlenmesi isteğinde, birleşen davada da karşı dava yoluyla ecrimisil isteğinde bulunduğu, davalı İ.......l'in de çekişmeli taşınmazın 2. katını yaparak davacının isteği üzerine bedeli karşılığı satın aldığını, belediyeden de yapı izinlerini alarak davacının bilgisi dahilinde daireyi inşa ettiğini, bu şekilde kullanım devam ederken davalının tapuda pay temlikine yanaşmayarak muaraza çıkardığını bildirip temliken tescil, olmadığı takdirde bedel isteğiyle dava açtığı davaların birleştirilerek görüldüğü anlaşılmaktadır. Gerçekten de, üzerinde zemin+ 1 kat bina bulunan 102 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının (karşı davacı) İsmail'in taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ,ancak davalı İ.....'in taşınmazın üzerine 2. katı çıkması ve 300 milyon lira ödemesi karşılığında taşınmazın 1/4 oranında tapusunun İ............l'e devri konusunda kayıt maliki ile anlaştııkları ve buna ilişkin olarak davacı L......'nin imzasını taşıyan tarihsiz belge ile kararlaştırılan bedelin L......'ye ödendiği ayrıca mevcut bina üzerine İ......... tarafından 2. Katın yapıldığı dosya kapsamı ile sabit olup, bu husus taraflarında kabulündedir. Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanununun 706, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ve Borçlar kanununun 213. Maddesi hükmü gereğince tapulu taşınmazların resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukuken değer verilemez. Esasen, İ.....l'in haricen satın almaya dayalı olarak aynı yer asliye mahkemesinde açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının da reddedilerek kesinleştiği, diğer taraftan taşınmazdaki bina bakımından 634 Sayılı Yasa düzenlemeleri uyarınca kat mülkiyeti kurulması talepli İsmail'in açmış olduğu davanın da reddedilerek kesinleştiği görülmektedir. Bu işleyiş tarzı gözönüne alındığında davalının taşınmazı kullanmasının harici satın alma olgusuyla birlikte muvafakata dayalı olduğu ve dava açılmakla muvafakatın geri alındığı kabul edilmelidir.Öyleyse kötü niyetli zilyedin taşınmazı kullanmasından kaynaklanan arsa malikine ödemekle yükümlü olduğu, haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden İ......'in sorumlu tutulamayacağı açıktır. Bu itibarla., davacı L............'nün ecrimisil isteği yönünden davasının reddine karar verilmiş olması doğrudur. O halde davacı L........nün öteki temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine. Ancak, taşınmaz üzerindeki binaya davalının 2. Katı çıkmasında kötü niyetli olmadığı açıktır. Ne var ki, binada kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulmuş değildir. Türk Medeni Kanununun 684. Maddesi gereğnice bina zeminin mülkiyetine tabi olup, bina üzerindeki bölümler yönünden kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulmadan bağımsız mülkiyet oluşturulmasına yasal olanak yoktur.Ayrıca taraflar arasındaki haricen kurulan ilişki hukuken üst hakkı (T.M.K.nun 726, 826. md) olarak da nitelendirilemez. Kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 726/ son fıkrası hükmüne göre de bir gayrimenkulün muhtelif katları üst hakkı teşkiline mevzu olamaz.Bölesi bur durumda ise, davalı iyi niyetli olsa bile Türk Medeni Kanununun 724. Maddesi koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek parsel bazında davalının taşınmazda paydaş kılınmasına cevap bulunmadığı gibi yasal olduğu da söylenemez.Buna göre birleşen temliken tescil davasının reddinin gerekeceği tartışmasızdır. Ancak, Türk Medeni Kanununun 994. maddesi hükmünde " iyi niyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin edilmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir" düzenlemesine yer verilmiş, 10.7.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönüldüğünde satış bedelini geri vermeyen tarafın taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlamayacağı öngörülmüştür.Anılan düzenlemelerin öngördüğü husus davalı yararına hapis hakkı tanınması olup, kapsamının zorunlu ve yarralı giderler ile harici satış bedelinden ibaret olacağı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek belirlenecek giderler ve ödendiği saptanacak harici satış bedeli üzerinden davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle Lütfü'nün elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, birleşen davanın davacısı İ......'in temliken tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı L......'nün temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428. Maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,15.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.