MAHKEMESİ : SAMSUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2011/422-2013/329Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.03.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı N.. Y.. ile temyiz edilen vekili Avukat Y.. Ç.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakan (annesi) K.. Y..'ın maliki olduğu 4734 ada 5 parsel sayılı ve 4742 ada 7 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu H.. Y..'a ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini, murisin bakım ihtiyacı bulunmadığını, asıl amacın kız çocuğu olması nedeniyle kendisinden mal kaçırmak olduğunu, daha önce ölen babası H.. Y..'tan kalan taşınmaz malların taksimi sırasında da kendisine daha az taşınmaz verildiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalı; yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığını, evlendiği günden beri annesi ve babası ile birlikte oturduğunu, uzun süredir hasta olan murise kendisi ve eşinin baktığını, bakım akdinin gereklerini en iyi şekilde yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı, hasta olan murise ölünceye kadar davalı ve eşi tarafından bakılarak her türlü ihtiyacının karşılandığı, ayrıca yapılan aktin ivazlı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1938 doğumlu olan mirasbırakan K.. Y..'ın 01.03.2011 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ve davalı oğlu H.. Y.. ile dava dışı oğlu M.. Y..'ın mirasçı olarak kaldıkları, çekişme konusu 4734 ada 5 ve 4742 ada 7 parsel sayılı taşınmazlarını 20.12.2001 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalı H.. Y..'a temlik ettiği, bu taşınmazlar dışında murisin maliki olduğu 284 ada 4 parsel, 284 ada 7 parsel ve 4743 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki 918/2400 payını aynı gün dava dışı M.. Y.. isimli şahsa satış suretiyle temlik ettiği, bu kişinin de muristen satın aldığı taşınmazları 26.12.2001 tarihinde davalıya satarak devrettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (Borçlar Kanunu (BK) 511. md. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) 611.md.). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (BK 5l4., 6098 sayılı TBK 614. md. ).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak bu tür sözleşmenin de muvazaa ile illetli olduğu her zaman ileri sürülebilir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(BK l8, md. 6098 sayılı TBK19.md.). Şayet bakım alacaklısının bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise) bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 günlü ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.Mirasbırakanın yaptığı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de; sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince; mahkemece, özellikle dinlenen tanık beyanları uyarınca muris K.. Y..'a davalı ve eşi tarafından bakıldığı sonucuna varılmış olmasında bir isabetsizlik yok ise de; yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda değinilen ilkelere göre hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliği mümkündür. Başka bir anlatım ile murisin gerçek iradesi önem taşımakta olup, bakım temin etmek için değil de mirasçıdan mal kaçırmak için sözleşme yapıp yapmadığının kuşkudan uzak bir şekilde saptanması gerekmektedir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz yapılması, murisin akit tarihindeki tüm mal varlığının miktarı ile sözleşmeye konu taşınmazların mamelekine oranının makul sayılabilecek sınırda kalıp kalmadığının saptanması ve bundan sonra tüm delilerin bir arada değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.