Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3522 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18074 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2013/148-2013/287Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil, temliken tescil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi ve ecrimisil yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kal istemi yönünden ise davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.03.2015 Salı günü saat: 09.59'da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, paydaşlar arasında imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 707 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalı ile birlikte paydaş oldukları hâlde taşınmaz üzerindeki binanın davalı tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanıldığını, kendisinin taşınmazdan yararlanamadığı gibi kira gelirinden de payına düşen kısmın ödenmediğini ileri sürerek, paya yönelik elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.Davalı; iddiayı kabul etmediğini, yaptığı binanın 385 sayılı kadastral parsel üzerinde iken imar uygulaması sonucunda çekişmeli 707 ada 2 parselde kaldığını ve bu imar parselinin kendisi ile davacıya özgülendiğini, ecrimisilin koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, açtığı karşı davada ise temliken tescil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, karşı davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar; Dairece; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil hükmü bakımından onanmış, yıkıma ilişkin hüküm bakımından ise ''...kural olarak yıkıma karar verilmiş olması doğru ise de, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesinde öngörülen kaim bedel ilkesi gözetilmeksizin neticeye gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Öyleyse, mahkemece yapılacak iş, yıkıma karar verilen yapının kaim bedelinin belirlenmesi, davalıya ödenmek üzere mahkeme veznesine depo ettirilmesi için davacıya olanak tanınması, kaim bedelin depo edilmesi halinde yıkıma karar verilmesinden ibarettir. O halde, yukarıda değinilen hususlar dikkate alınmaksızın mahkemece yazılı olduğu şekilde yıkıma karar verilmiş olması isabetsizdir.'' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş, ancak bozma kararından sonra davacının taşınmazdaki payını dava dışı bir şirkete temlik etmiş olması nedeniyle yıkım isteği bakımından davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile yıkım isteğinin husumet nedeniyle reddine; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri hakkında ise ilk hüküm kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 707 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacı ve davalı adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı iken, davacı paydaşın hükümden sonra 03.12.2012 tarihinde payını dava dışı A.. Madencilik Gıda İnşaat Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine temlik ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda, ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HUMK'un l86. ve 6100 sayılı HMK'nun 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. HUMK'un 186.maddesine göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçimlik hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişiye karşı tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Ne var ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 125.maddesi, 1086 sayılı Yasanın 186.maddesinden farklı olarak, dava konusunun davacı tarafından üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin hukuk gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak davayı takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı vasıtasıyla süreceği esasını getirmiştir. Anılan usul kurallarının kendiliğinden (re'sen) gözetileceği kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca, davacı A.. Y..'ın çekişme konusu 707 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payını temlik ettiği gözetilerek, öncelikle 6100 sayılı HMK'nun 125. maddesindeki düzenleme uyarınca işlem yapılarak, yeni kayıt maliki A.. Madencilik Gıda İnşaat Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine tebligat yapılması, davayı takip ederse işin esası bakımından karar verilmesi, etmezse HMK'nın 150. maddesinin uygulanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.