MAHKEMESİ : AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/09/2006NUMARASI : 2004/345-353Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalı köy tüzel kişiliği adına kayıtlı olan .. ve ... parsel sayılı taşınmazların Z.. Kaplıcaları içinde olduğunu, Z.. Kaplıcalarının ise ..sayılı sıcak ve soğuk maden sularının istismarı ile kaplıcalar tesisatı hakkında kanunun ek ... maddesi kapsamında olup devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuş, karşılık davasında ise taşınmazların mahkemece belirlenecek değerinin tazminine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların 927 sayılı yasa uyarınca özel mülkiyete konu olamayacağı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken yerlerden olduğu gerekçesiyle tapu kayıtların iptali ile hazine adına tesciline , karşı davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalı (karşı davacı) vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakim raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava; tapu iptal ve tescili, karşı dava tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve özellikle keşfen elde edilen bilirkişi raporundan .. parsel sayılı taşınmazın 927 sayılı yasa hükümleri kapsamında kaldığı belirlenmek suretiyle bu parsel yönünden davanın kabul edilmiş olması ve karşı davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, çekişme konusu .. .. ve ..parsel ile .. parsel sayılı taşınmazların 1965 tarihinde köy tüzel kişiliği adına tespit edilerek çap kaydının oluştuğu, öte yandan bilirkişinin hükme elverişli olan raporundan bu taşımazların 927 sayılı yasa kapsamında kalmadığı, arsa niteliği ile davalı köy adına tespit edildiği ve bu şekilde kullanıla geldiği anlaşılmaktadır. Anılan bu taşınmazların niteliği itibariyle özel mülkiyete konu olabilecekleri sabittir. Nitekim, kadastro tespitinde de arsa olarak tespit edilmiştir. Başka bir açıklama ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı ve kamu malı vasfını da taşımadığı tartışmasızdır. Bu belirlemeye göre 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi hükmünün somut olayda uygulama yeri bulacağı kuşkusuzdur. O halde,anılan yasanın 12/3. maddesi hükmünde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihine göre gerçekleştiği açıktır.Hal böyle olunca, anılan bu parseller bakımından hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.