Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3462 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2654 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ADANA(KAPATILAN) 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2008NUMARASI : 2008/131-2008/315Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı olduğu 3186 ada 6 parsel sayılı taşınmazı davalıların haksız kullandıklarını ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve 2.000,00 YTL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, dava konusu taşınmazı muvafakate dayalı olarak kullandıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda davalıların yaşlı annelerine bakmak için oturdukları, haksız kullanım iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi . .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalıların çekişmeli yeri haksız kullandıklarının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazda davacının ve dava dışı iki kişinin daha paydaş olduğu, davalıların taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının olmadığı, dava tarihi itibariyle taşınmazı kullandıkları anlaşılmaktadır.Davalıların çekişmeli yeri uzun süredir kullandıkları kullanmaya karşı ses çıkartılmadığı bu konuda bir ihtar veya uyarıda bulunmadığına göre kullanmanın muvafakata dayalı olduğu düşünülmeli bir başka ifadeyle taraflar arasında Borçlar Kanununun 299 vd. hükümleri gereğince şifahi olarak ariyet bağıtı kurulduğu ve aynı yasanın 304. maddesi hükmüne göre de dava açılmakla akde son verildiği (akdin feshedildiği) kabul edilmelidir.Buna göre, davalı taraf fuzuli şagil olarak nitelendirilemez.Öyleyse fuzuli şagilin (haksız işgalcinin) taşınmazı kullanmasından dolayı taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı olan ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı sabittir. O halde,ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının öteki temyiz itirazlarına gelince; bilindiği üzere, Türk Medeni Yasasının 683/2. maddesi hükmü gereğince, bir şeye malik olan kimsenin malını haksız elinde bulunduran kimseye karşı her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteyebileceğinde kuşku yoktur.Esasen taraflar arasında kurulan ariyet sözleşmesi de dava açılmakla nihayet bulmuştur.Ne var ki, dosya kapsamı ve temyize ekli belgelerden davalıların taşınmazı tahliye ettikleri izlenimi uyanmaktadır. O halde, mahallinde uzman bilirkişiler eliyle uygulama yapılarak çekişmeli yeri davalıların kullanıp kullanmadıklarının tespit edilmesi, kullanımın sabit olduğunun belirlenmesi halinde uzun süreli kullanıma olan muvafakatin dava açılmakla geri alındığı gözetilerek davacının mülkiyet hakkından kaynaklanan kayda üstünlük tanınmak suretiyle davanın elatmanın önlenmesi isteği yönünden kabulüne karar verilmesi gerçekten de, davalı tarafın dava sırasında taşınmazdaki kullanımına son verdiğinin saptanması halinde bu istek bakımından davanın konusuz kalacağı gözetilerek bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açılanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.