Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 344 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20119 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MURATLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/12/2011NUMARASI : 2009/268-2011/343Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne birleşen davanın ise reddine ilişkin olarak verilen karar davalı (birleşen dosyada davacı) vekilince tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl ve birleşen dava, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 22. maddesi (eski 766 sayılı Yasa'nın 46. m.) uyarınca oluşturulan mükerrer kadastro işleminin iptali isteğine ilişkin olup mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 22/1 ve Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi gereğince Çorlu İlçesi ...Köyünün 1938 tarihinde yapılan kadastrodan sonra 1958 tarihinde ... İlçesi ... Köyünün kadastrosunun davaya konu çakışan nizalı kısma ilişkin olarak 2. kadastro niteliğinde olduğu ve tüm sonuçları ile hükümsüz olup,Tapu Sicil Müdürlüğünden bu kısmın terkininin talep edilmesinin gerekli olduğu,süresinde dava açılmayan hallerde yasa gereğince 2. kadastronun Tapu Sicil Müdürlüğü'nce resen iptal edilmesinin gerektiği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece ".......... yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması,denetime elverişli rapor alınması,çekişmeli taşınmazın bulunduğu idari sınırların belirlenmesi,yetki hususunun da değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulmuş,mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında birleştirilerek görülen davada davalı çekişme konusu kısma ilişkin kendi tapu kaydının 1939 tarihinde oluşturulduğunu ve eski tarihli olduğunu,davacılar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açtığını mahkemece kabul kararı verildiğini ancak Yargıtay 1.Hukuk Daresinin 28.11.2006 tarihli kararı ile "çekişmeli yerle ilgili olarak varlığı belirlenen mükerrer tapunun iptali için dava açmak üzere kendisine önel verilmesi açılacak davanın sonucunun beklenmesi ondan sonra ortaya çıkacak mülkiyet durumuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek kararın bozulduğunu, sözkonusu bozma ilamı doğrultusunda davacılar tapusunun 11.897 m2'lik kısmının tapu iptalini istemiş, mahkemece bozma ilamı dogrultusunda yapılan yargılama sonunda her iki taşınmaz sınırını aynı zamanda Çorlu ve Muratlı İlçe sınırlarını ayıran Çatal eğrek çatağı (eğrek çatağı) olduğu gerekçesi ile bilirkişi raporuna atfen asıl dava bakımından davalıya ait 6 ada 3 parseldeki tapunun 11.897 m2'lik kısmının iptaline;birleşen dava bakımından ise davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre;.. İlçesi ... Köyü'nde bulunan çekişme konusu 98.500,00 m2 yüzölçümlü 46 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına 1/5 er pay oranında kayıtlı olduğu ve taşınmazın paylı mülkiyete tabi bulunduğu,Çorlu İlçesi .. Köyü'nde bulunan çekişme konusu 131.500,00 m2 yüzölçümlü 6 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına kayıtlı olduğu, 46 nolu parselin ..., 3 parsel sayılı taşınmazın ise Çorlu İlçesi Tapu Sicil Müdürlüğü kütüğünde kayıtlı oldukları, ...Köyünde bulunan 46 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 29.09.1958 tarihinde yapıldığı tespite itiraz davası sonucu Çorlu Kadastro Mahkemesinin 13.10.1960 tarih 1960/151-67 E.K. sayılı kararı ile temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve 01.11.1960 tarihinde sicile yansıtıldığı, davalıya ait ... köyünde bulunan 6 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1938 tarihli kadastro tespitinin 30.09.1938 tarihinde sicile yansıtıldığı,yapılan keşif neticesi elde edilen bilirkişi raporuna krokide 11.897 m2 olarak gösterilen kısmın hem davacıların tutundukları 46 parsel sayılı çap kaydı kapsamında, hem de davalıya ait 6 ada 3 sayılı parselin içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi; 3402 sayılı Yasanın 22/1 maddesi “ evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz.Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır” hükmünü getirmiştir.Böylesi bir durumda ise mükerrer olarak oluşturulan hangi sicil kaydına değer verilmesi gerektiği önem ifade eder.O halde, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve sapma gösterilmeksizin gerçekleştirilen ve uygulamada benimsenen ilke gereğince tutanağı önce tanzim edilen sicil kaydının yasal açıdan korunacağı tartışmasızdır.Bu durumda davalıya (birleşen dosyada davacıya) ait 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tarihinin davacıların (birleşen dosyada davalıların) paydaş olduğu 46 parsel sayılı taşınmazdan daha önce olduğu gözetilerek davacılara (birleşen dosyada davalılara) ait taşınmazın kadastrosunun mükerrer olduğunun kabulü gerektiğinden asıl davanın reddine; birleşen davanın ise kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Nevarki,eksiğin tamamlanmasıı yoluyla getirtilen kayıt ve belgelere göre hükümden sonra Muratlı Kadastro Müdürlüğü'nce 3402 sayılı Yasanın 22/a bendi uyarınca yapılan 14.01.2013 tarihli yenileme kadastrosu sonucunda dava konusu 46 parsel sayılı taşınmazın 97.270,67 m2 yüzölçümlü olarak 108 ada 45 parsel olduğu ve kesinleştirilerek 07.05.2013 tarihinde davacılar adına 1/5 er pay oranında sicile yansıtıldığı,yine karardan sonra Çorlu Kadastro Müdürlüğü'nce 3402 sayılı Yasanın 22/a bendi uyarınca yapılan 16.01.2013 tarihli yenileme kadastrosu sonucunda 86.280,98 m2 yüzölçümlü olarak tespit gördüğü ve kesinleştirilerek 30.04.2013 tarihinde davalı adına sicile yansıtıldığı anlaşıldığından ortaya çıkan yeni oluşum gözetilerek yerinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılması, yenileme paftalarının çakıştırılması suretiyle bir uygulama yapılması, denetime elvirişli gerekçeli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gibi karar başlığında davalının (birleşen dosyada davacı) adına yer verilmesi gerekirken babasının adının yazılması da isabetsizdir.Davalı (birleşen dosyada davacı) vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.