Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3432 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11122 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : ŞARKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/07/2007NUMARASI : 2005/251-2007/318Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı S.....'ın malik olduğu 114 parsel sayılı taşınmazdaki A giriş 8 nolu B bölüm ile B giriş 8 nolu bağımsız bölümü dava dışı oğlu H....'in telkinleri ile mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak H....'in yakın arkadaşı ve baldızı olan davlılara temlik ettiğini, taşınmazları davalıların tasarruf etmediğini ileri sürerek, tapuların miras payı oranında iptal ve tescilini istemiştir.Davalılar, iyiniyetli malik olduklarını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.3.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat İ.....U.... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 114 parsel sayılı taşınmazdaki B blok 8 nolu bağımsız bölüm miras bırakan S..... adına kayıtlı iken 5.9.1996 tarih 4683 yevmiye nolu vekaletname ile dava dışı vekil H...A..... tarafından 18.5.2005 tarihli akitle 1.100.-YTL bedelle davalı Zehra Sarısandal'a, A blok 8 nolu bağımsız bölümün ise aynı vekil tarafından 16.3.2005 tarihinde aynı bedelle davalı E... A....'a satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacı, miras bırakanı Süleyman'ın çekişmeli taşınmazları oğlu H....'in telkinleri ile mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak H...in yakın arkadaşı ve baldızı olan davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı? yoksa mal kaçırma amacın mı? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur. Somut olaya gelince; davacı ile dava dışı vekil H.'in kardeş oldukları, dosyadaki akit tabloları incelenndiğinde davacının ve dava dışı vekilin miras bırakan Süleyman adına vekil sıfatıyla 1994 ve sonraki tarihlerde dava konusu 114 ile 113 parsel sayılı taşınmazlarda paya bağlantılı bağımsız bölümleri 3. kişilere satış suretiyle temlik ettikleri, dava konusu taşınmazların temlikine esas 5.9.1996 tarih 4683 yevmiyeli vekaletname ile vekil H...... tarafından yapılan dava dışı satışların mal kaçırma iradesi ile yapılmadığının davacının da kabulünde olduğu açıktır.Bu durumda, somut olayın özelliğine göre aynı vekaletname ile yapılan dava konusu taşınmazların temliki bakımından murisin iradesinin bölünebileceğini söyleyebilme olanağı yoktur.Öte yandan, dava konusu taşınmazların, dava dışı bağımsız bölümlerle aynı yıllarda temlik edilmemiş olması, çekişmeli taşınmazların temlikinin muvazaalı olduğunu kanıtlamaz.Hal böyle olunca, belirlenen bu olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın mirastan mal kaçırma iradesi bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 18.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.