Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3411 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2178 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : ANKARA 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2008NUMARASI : 2006/36-2008/70Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu dava konusu 36176 ada 8 parsel sayılı taşınmazına davalılar tarafından haksız olarak elatıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat isteklerinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, karşı davalarında tecavüzün imar uygulaması ile meydana geldiğini belirterek, temliken tescil olmadığı takdirde muhtesat bedelinin tazminini talep etmişlerdir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile davalıların elatmasının önlenmesi ile tecavüzlü yapıların yıkımına, ecrimisil ve tazminat taleplerinin reddine, karşı dava yönünden tapu iptal ve tescil talebinin reddine, depo edilen 20.824.-YTL levazım bedelinin davalılara ödenmesine karar verilmiştir.Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, tazminat ve ecrimisil, karşı dava ise temliken tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile elatmanın önlenmesine, muhtesat bedelinin davalılara ödenmesi suretiyle yıkıma, ecrimisil ve tazminat talepleri ile karşı davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden, dava konusu 36176 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, anılan taşınmaza davalılar tarafından gecekondular inşa edilmek suretiyle haksız olarak elatıldığı anlaşılmaktadır.Davalılar tecavüzün imar uygulaması ile meydana geldiğini ileri sürerek, karşı davalarında temliken tescil olmadığı takdirde muhtesat bedellerinin tazmini isteklerinde bulunmuşlardır.Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 2981 Sayılı Yasanın 3290 Sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.Somut olaya gelince, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisinden,eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen bilgi ve belgelerden davacının maliki bulunduğu 8 parsel sayılı taşınmazın öncesinin Ankara Belediyesine ait iken imar uygulaması sonucu dava dışı kişilerinde paydaş oldukları, davalıların miras bırakanı E..B..lehine arsa tahsis belgesi verildiği, anılan parselde E.B...mirasçılarına elbirliği mülkiyetine tabi olarak tahsisen 6.2.2004 tarihinde 13/609 pay verildiği bilahare E.B..varislerine başka yerden 284 m2’lik yer tahsis edilerek tahsis işleminin Belediye Encümen kararı ile iptal edildiği, 8 parsel de E. B.. varislerine verilen 13/609 payın da iptal edilerek 6.7.2005 tarihinde Mamak Belediyesi adına tescil edildiği, bu şekilde davalıların anılan parselde kayden bir haklarının kalmadığı görülmektedir.Öte yandan davalıların imar öncesi gecekondularının 3428 ada 13 nolu kadastral parsel üzerinde bulunduğu, davalıların anılan bu parselde de kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı görülmektedir.Bu durumda, davalıların anılan taşınmazda kayıttan ve mülkiyeten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı gibi imar öncesi kadastral parselde de bir hakları yoktur.Değinilen bu olgular yukarıda açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde somut olayda 3194 sayılı İmar Yasasının 18. maddesinin uygulama yeri bulunduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, bedel ödenmeksizin elatmanın önlenmesi ile birlikte yıkıma ve bilirkişilerce hesap edilecek ecrimisile karar verilmesi gerekirken muhtesat bedelinin davalılara ödenmesi suretiyle yıkıma karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de müdahalenin imar sonucu meydana gelmediği gözetilerek davalıların yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaları gerekirken, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru değildir, karşı dava yönünden hüküm altına alınan 628.60.-YTL yargılama giderinin davacı (k.davalı vekili) tarafından yapıldığı dikkate alınmaksızın davalılar (k.davacılar) tarafından yapılmış gibi kabul edilerek kabul ve ret oranına göre davalıdan alınıp davacılara verilmesine karar verilmiş olması da isabetsizdir. Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.