MAHKEMESİ : ERDEK SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2012NUMARASI : 2011/22-2012/285Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 619 ve 620 parsel sayılı taşınmazda davacının dava dışı kişiler ile birlikte paydaş olduğu, komşu 621 sayılı parselde ise davalı ile dava dışı kişilerin paydaş kılındığı anlaşılmaktadır.Davacı; maliki olduğu 619 ve 620 parsel sayılı taşınmazlar ile davalı taşınmazının sınır komşusu olduğunu, taşınmazları ayıran duvarların kendisine ait bulunduğu, davalının bu duvarları kullanarak yükselttiğini, üzerlerine cam açtığını, ayrıca davalının, kanalizasyon hattını maliki olduğu taşınmazdan geçirdiğini, bu duruma rızası olmadığını ileri sürerek, eldeki davaya açmıştır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mahkemenin gerekçeli kararında D1 ile gösterilen kısmın davalı tarafından yapıldığı ve davacı taşınmazına tecavüzlü olduğu, davacının, dava açmakla bu konudaki muvafakatini geri aldığı ve bu şekilde de davalının müdahalesinin haksız olduğu mahkemece de kabul edilmesine karşın duvarın düzeltilmesi suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmesi infazda tereddüt yarattığı gibi yine davacı tarafından inşa edilen ve davacı taşınmazı içerisinde kalan D2 ile gösterilen duvarın üzerine davalı tarafında yapılan duvar ve bu kısımda açılan pencerenin de tecavüzlü olduğu mahkemece kabul edilmekle birlikte pencerenin kapatılması ve D2 ile gösterilen duvarın düzeltilmesi suretiyle müdahalenin men-ine karar verilmesine ilişkin kurulan hüküm fıkrasıyla infazda tereddüt yaratacak bir durum ortaya çıkmıştır.Bilindiği üzere, HUMK’nun 388/son (6100 Sayılı HMK 297/2) maddesi uyarınca, hükümde isteklerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.Hal böyle olunca, davacının elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği bakımından 6100 Sayılı HMK’nun 294,297/2 maddeleri gözetilerek bir karar verilmesi, davanın tamamen veya kısmen kabulü halinde de yargılama giderlerinin buna göre hüküm altına alınması gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.