MAHKEMESİ: BALA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/07/2007NUMARASI: 2006/151-2007/349Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı A.R.’nın kız çocuklarına miras kalmasını önlemek ve taşınmazlarının erkek çocuklarına intikalini sağlamak amacıyla dava konusu taşınmazlarını aracı kişi olan M.S.’e sattığını, onunda taşınmazları davalıya temlik ettiğini, tüm bu temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, bir kısım taşınmazları bizzat maliklerinden satın aldığını miras bırakanla bir ilgisinin bulunmadığını, bir kısmını ise A.S.ten bedeli karşılığı edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalıya yapılan bir kısım temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden, miras bırakan A.R.kabul kapsamına alınan 529, 530, 949,959 ve 960 parsel sayılı taşınmazlarını aracı kişiler kullanmak suretiyle davalı oğlu A. E..’a temlik ettiği, bu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu mahkemece belirlenmek suretiyle anılan parseller bakımından davanın kabulüne, öte yandan dava konusu 528, 604, 605, 610, 913 parsel sayılı taşınmazların miras bırakanla bir ilgisinin bulunmadığı, dava dışı kişilerden satın alınmak suretiyle davalı adına kayıt ve tescil edildiğinin saptanması suretiyle anılan parseller bakımında da davanın reddine karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Ancak, dava konusu 912 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan A.R. E.tarafından 22.5.1992 tarihinde satış suretiyle dava dışı oğlu V.’a temlik edildiği, V. tarafından da 25.1.21994 tarihinde aynı şekilde oğlu F.E.’a devredildiği, F.’inde 26.8.1999 tarihinde davalı A.E.’a sattığı gözetildiğinde anılan taşınmazın da miras bırakan tarafından mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak ve bu olguyu bilebilecek durumda olan yakınlarını aracı kılmak suretiyle davalı oğluna temlik ettiği görülmektedir.Anılan taşınmaz bakımından da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen davacının talebi doğrultusunda miras payı oranında kabul kapsamına alınan tapuların iptal ve tesciline karar verilmemiş olması doğru olmadığı gibi eksik harç ikmal edilmediği halde ve davada pay oranında iptal tescil istenildiği gözetilerek iptal edilecek taşınmazların dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davacının miras payının değeri dikkate alınmak suretiyle ve tayin olunacak ücretin maktu ücretten az olamayacağı kuralıda gözetilerek avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken, taşınmazların keşfen belirlenen değerleri üzerinden taraflar yararına kabul ve red edilen tüm taşınmazların tamamının değerleri üzerinden fazla avukatlık ücretine karar verilmiş olması da doğru değildir.Hal böyle olunca, tarafların değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.