Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3374 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1571 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/12/2006NUMARASI: 2005/407-500Taraflar arasında görülen davada;--Davacı, miras bırakanı H..C. maliki olduğu .parsel sayılı taşınmazını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalıya satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve mirasçılar adına tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, iddiaların yersiz olduğunu,bedelini ödeyerek taşınmazı edindiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,temliki işlemin mal kaçırma ve muvazaalı olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, tereke temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden,toplanan delillerden,kayden davacının miras bırakanı H. C.. maliki olduğu üzerinde .. katlı bina bulunan .parsel sayılı taşınmazını 24.12.1998 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı,yapılan bu temlikin terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. .Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince,davacının miras bırakanın oğlu,davalının ise kız çocuğundan olma torunu M..'ın kayınpederi olduğu, taşınmaz 1998 tarihinde temlik edildiği halde,miras bırakanın ölüm tarihi olan 2005 yılına kadar taşınmazı yine bir kira ilişkisi bulunmaksızın miras bırakanın kullanmış olduğu,miras bırakanın başka mal varlığı bulunmadığı ve ayrıca taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında aşırı fark bulunduğu anlaşılmaktadır.Bu olgular,yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın yapmış olduğu temlikin muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.