Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3357 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12334 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/04/2007NUMARASI : 2001/691-2007/206Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, davalılar ile paydaşı oldukları çekişme konusu 108 parça taşınmaza 20 yıldır davalıların sürüp ekmek suretiyle haksız olarak müdahale ettiklerini, kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasında da taşınmazların satılamadığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ile ecrimisil isteminde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalılara karşı açılmış el atamanın önlenmesi davası veya intifadan men’e ilişkin ihtarname keşide edilmediği, Oyalı köyünde bulunan taşınamazlarda davacılar S...ve B...ni payı olmadığı, davacıların paydaş oldukları taşınmazlarda da davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden;108 adet taşınmazın dava konusu edildiği,bunların 89 adedinin D...İli E.. İlçesi idari sınırları içerisinde kald??ğı,19 adedinin ise Diyarbakır sınırları içerisinde bulunduğu davanın D.. açıldığı H.U.M.K.'nun 13/2.maddesi gözetilmek suretiyle işin esasının Diyarbakır'da görülüp karara bağlanmış olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi,D...sınırları içerisinde bulunan davaya konu 1352, 1353, 1354, 1359, 1360 ve 1361 parsel sayılı 6 adet taşınmazda davacıların mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı,öte yandan,E..İ.. Oyalı Köyünde bulunan çekişme konusu 89 adet taşınmazda da keza davacılar S...ve B...nin kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı gözetilmek suretiyle bu hususlarda mahkemece davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine. Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; D...İ.. Y... Köyünde bulunan çekişme konusu taşınmazlarda S..ve B...nin payı olduğu gibi N...de ırsen paydaş bulunduğu,oysa aynı taşınmazlarda davalıların hangilerinin paydaş olduğu,hangilerinin olmadığı ise açıkça belli değildir.Bu sebeple bazı davalıların taşınmazlarda paydaş olmadıkları halde taşınmazları kullandığı izlenimi uygulanmaktadır.E.... Oyalı Köyündeki taşınmazlarda ise keza aynı şekilde davacı N...n payı bulunduğu gibi bazı davalıların paydaş oldukları ancak bazı davalıların da kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir.Taşınmazlarda davacı ile birlikte paydaş olan davalılar bakımından aralarındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688.maddesi ve devamı maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümlerinin gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.Bilindiği üzere;paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; yukarıda da değinildiği üzere hangi taşınmazların paydaş olmayan hangi davalılar tarafından kullanıldığı,aynı taşınmaz içerisinde bir yer kullanıp kullanmadıkları,duraksamaya sebebiyet vermeyecek şekilde mahkemece saptanmış değildir. Gerçekten de,paydaş olmadıkları halde bazı davalıların taşınmazları kullandığının saptanması halinde davacıların Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet haklarına değer verilmek suretiyle davanın 21.6.1944 tarih 13/24 sayılı İcratı Birleştirme Kararı uyarınca mutlak olarak kabulünün gerekeceği açıktır.Tarafların paydaş olduğu taşınmazlarda ise yukarıda değinilen ilkelerin gözetilmesi gereceği ve orada belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak sonuca gidileceği tartışmasızdır.Ne var ki,mahkemece değinilen yönlerde bir araştırma ve inceleme yapılmış değildir.Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olmasının doğru olduğu söylenemez.Diğer taraftan çekişme konusu Oyalı Köyündeki 171 ve 156 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili tapu kayıtları getirtilerek taraflarla bağlantısı da saptanmış değildir.Öyle ise,davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,17.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.