MAHKEMESİ: KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 19/01/2009NUMARASI: 2007/409-2009/30Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 3.derece arkeolojik sit alanında kalan taşınmazına davalının izinsiz olarak bilbordlar diktiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve bilbordların kaldırılmasını istemiştir.Davalı, davaya konu bilbordların kendileriyle bir ilgisi bulunmadığını belirtip husumet yönünden davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, bilbordların davalı tarafından dikildiğine ilişkin hiçbir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, 2863 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, 13.11.2008 tarihli duruşmada davaya hakem sıfatıyla bakılmasına karar verilmiş ve yargılama sonunda husumet yönünden davanın reddine hükmedilmiştir.Bilindiği üzere, 29.6.1938 tarihli 3533 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince Umumi, Mülhak ve Hususi Bütçelerle idare edilen Daireler ve Belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi idarelere ait Daire ve Müesseseler arasındaki ihtilafların tahkim yolu (hakem marifetiyle) ile çözümlenmesi gerekeceği muhakkaktır. Davadaki tarafların ise, anılan Yasanın 1. maddesinde belirtilen kuruluşlardan olduğu da sabittir. Ne var ki, 3.7.2003 tarihinde kabul edilip 19.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 Sayılı Yasanın 24. maddesi ile 3533 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmü değiştirilmiş, taşınmazın aynı ile ilgili ihtilaflar bu maddenin kapsamı dışına çıkarılarak çekişmelerin genel mahkemelerde çözüme kavuşturulacağı hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden (resen) gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır. Öte yandan, yasal düzenlemelerle sonradan yürürlüğe konulan usul hükümlerinin, özellikle mahkemelerin görevini belirleyen kuralların -ayrık durumlar hariç- kesinleşmemiş eldeki davalarda da uygulanacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca ; davanın genel yargı yetkisiyle (Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerekirken, hakem sıfatıyla karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.