MAHKEMESİ: MENDERES ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/12/2005NUMARASI: 2005/265-1058Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazinenin, mülkiyetinde bulunan ..ada ..parsel sayılı taşınmaza,davalının ev ve bahçe yapmak suretiyle tecavüz ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı, iyiniyetli zilyet olduğunu,yıkımın fahiş zarar doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;çekişme konusu .parsel sayılı taşınmazın kayden davacı Hazineye ait olduğu, davalının bu yerde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı,ancak taşınmazı tasarrufunda bulundurduğu anlaşılmaktadır.Bu belirlemeye göre; mahkemece .parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir.Reddine.Ancak,mahkemece mahallinde yapılan keşif sonunda davalının dava konusu .. parsel sayılı taşınmazla birlikte yola da elattığı saptanmış,davacı Hazine ıslah yoluyla yolu da dava konusu etmiş, istek kabul edilmek suretiyle yol da hüküm kapsamına alınmıştır.Oysa,H.U.M.K.'nun 87/son maddesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra müddeabihin arttırılması olanaklı hale gelmişse de, bu durumda dahi hiç dava konusu edilmeyen bir hususun ıslahla dava konusu haline getirilmesine yasal olarak imkan tanınmamıştır. .Öte yandan,çekişmeli . parsel sayılı taşınmazın sicil kaydında dava dışı S..l V.'a ait muhtesat şerhinin bulunduğu ve taşınmazın üzerinde ev vasfında yapının varlığı keşfen sabittir.Davada, yıkım isteğide bulunduğuna göre yapı sahibinin de (muhtesat malikinin) davada yer alması zorunludur.Oysa, yapı sahibine davada yer verilmemiştir.Hal böyle olunca, hakkında usulü dairesinde açılmış bir dava bulunmayan yolun hüküm kapsamına alınması, doğru olmadığı gibi,davacı Hazineye sicilde muhtesat s.. olarak görünen kişiye karşı dava açma olanağı tanınması,açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi,ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.