MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan babası “...”nun kayden paydaşı olduğu 116 parsel ile 119 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında “...” yazılı soyadının “...” olarak düzeltilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen 20/06/2013 tarihli karar Dairece; “...gerekçeli kararın delillerin tartışılması ve verilen kararın hangi nedenlerle kabul edildiğinin değerlendirilmesine ilişkin bölümünün, başka bir dava dosyasına ait değerlendirme bölümü olduğu, bu dava ile bir ilgisinin bulunmadığı...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir.Ne var ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.Şöyle ki, 6100 sayılı HMK'nun 297/1-c maddesinde (1086 s. HUMK'nun 388/3 maddesi), hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı maddenin 2. fıkrasında ise (1086 s. HUMK'nun 388/son maddesi) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.Yine aynı kanunun 298/2. maddesinde (1086 s. HUMK'nun 388/son maddesi), gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.Öte yandan; Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 294. madde de öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Hükmün sonuç bölümünde de istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların birer birer açıkça şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılması zorunludur.Mahkemece, kurulan hükmün Anayasa ve Usul Yasasının değinilen hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca; öncelikle 116 sayılı parselin dayanağı 22.12.1976 tarih ve 3415 yevmiye numaralı evrak ile 119 ada 3 sayılı parselin ilk tesis tarihinden itibaren tüm dayanak kayıtlarının getirtilmesi, davanın kabul edilmesinin gerekçelerinin kararda açıklanması ve daha sonra bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı vekilin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.