MAHKEMESİ : MUŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/07/2010NUMARASI : 2009/235-2010/792Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi,yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı N. S.E. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, Karayolları Genel Müdürlüğünce açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 11.02.2012 tarihinde kat irtifakı kurulan ve bağımsız bölümlerin davalı Ö. S. E. adına kayıtlı olduğu 154 ada 27 parsel sayılı taşınmaz mülkiyet sınırları içinde kalan binanın 59,55 m²lik bölümünün aynı zamanda kamulaştırma haritası kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği ve 2942 sayılı Kamulaştırma Yasanın 25. maddesinde düzenlendiği üzere kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ile mülkiyetin kamulaştıran idareye geçeceği öngörülmüş iken, anılan maddeyi değiştiren ve 24.04.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4650 sayılı yasanın 14. maddesi ile, mülkiyetin kamulaştıran idareye intikali tescil koşuluna bağlanmıştır. Öte yandan; 743 sayılı Medeni Yasanın 633. ve 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 705. maddelerinde, kamulaştırma işlemi ile mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı düzenlenmiş ancak tasarruf işlemlerinin yapılabilmesini mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlamıştır. Türk Medeni Yasasının 999. maddesi de (eski 912. madde), “özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan (somut olayda, Muş-Bitlis karayolu) taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır” hükmüne amirdir. Eldeki davada, söz konusu yerle ilgili sicil halen davalı adına kayıtlı olup, bu kayıt yolsuz dahi olsa, hukuksal varlığını henüz korumaktadır ve iptale kadar geçerli sayılır. Yargıtay HGK.nun 2005/8-22 esas, 2005/64 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, dava açmak da tasarrufi bir işlem kabul edildiğine göre, uyuşmazlığın sağlıklı bir sonuca ulaştırılabilmesi ve davanın görülebilir bir nitelik kazanması bakımından davalı adına var olan kaydın yolsuz olup olmadığının, bu anlamda kamulaştırma işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığının açıklığa kavuşturulması, bunun sonucu olarak idareye söz konusu kaydın kütükten terkini imkanının tanınması, diğer bir deyişle bu konuda dava açması için önel verilmesi, açıldığı taktirde mahkemece terkin isteğinin kabulü ya da reddi yönünde verilecek karar doğrultusunda eldeki davanın hükme bağlanması gerekeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan şekilde bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın 154 ada 27 parselin mülkiyet alanında kalan ve 19.06.2009 tarihli bilirkişi raporu ile ekli krokide 59.55 m² olarak gösterilen bölüm bakımından yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.