MAHKEMESİ : KOCAELİ(KAPATILAN) 4. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/04/2012NUMARASI : 2011/855-2012/518Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, 06.06.2011 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde açılmış ve davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen muhdesatın değerinin toplamından (4.3.1953 tarihli 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanunu'nun 26., 27., 28., 30., ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır.Mahkemelerin görev konusunu düzenleyen dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.nun 1.maddesi gereğince de görev dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise görevli mahkemenin tespitinde davanın açıldığı gündeki değerin esas tutulması gerekir. Somut olayda; davacı, kayden maliki olduğu 14 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölüme, davalının, haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığına göre; bu durumda, dava gayrimenkulün aynına ilişkin el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, dava değerinin, çekişmeli bağımsız bölümün keşfen belirlenen değerinde ibaret olacağı açıktır. Ne var ki; Mahkemece, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak çekişmeli bağımsız bölümün değeri saptanmaksızın neticeye gidildiği görülmektedir.Bilindiği üzere, görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen göz önünde tutulması gereken bir usül kuralıdır. Hal böyle olunca, Mahkemece, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde keşif yapılarak çekişmeli bağımsız bölümün değerinin keşfen saptanması, dava değerine göre, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki, miktarın üstünde olduğunun belirlenmesi halinde davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevli olacağından, görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde işin esasına girilmesi gerekirken, bu husus değerlendirilmesizin yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilininn temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.