MAHKEMESİ : KARACASU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/09/2009NUMARASI : 2007/105-2009/156Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanın maliki olduğu 1 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akti ile, 11 parseldeki 1,2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerini satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın maliki olduğu 11 parseldeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri 16.12.1996 tarihinde, 3 nolu bağımsız bölümü 8.10.2002 tarihinde satış suretiyle, 1 ve 9 nolu parselleri ise 14.5.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalı oğluna temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, yapılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Mahkemece, çekişme konusu 1,2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik edildiği benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak veborçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince; miras bırakan ile davalı ve eşinin yurt dışında birlikte çalıştıkları, yurda dönüş yaptıktan sonra aynı binada farklı dairelerde kaldıkları, davalı ve eşinin murisin her türlü ihtiyaçları ile ilgilendikleri, bakım yükümlülüğünün yerine getirildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler ile somut olgular birlikte değerlendirildiğinde, ölünceye kadar bakma akti ile temlik edilen 1 ve 9 nolu parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.