MAHKEMESİ : KOZAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2001/57-2013/381Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar Nihal ve Mürüvet vekili ile müdahil davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla temyiz eden davalılar vekilinin nisbi temyiz harcı değil maktu temyiz harcı yatırması üzerine Dairemizin 03.12.2013 tarih 2013/15411 Esas, 2013/17175 Karar sayılı kararı ile nispi temyiz harcının temyiz eden davalılardan tahsil edilmesi için geri çevirme yapıldığı, mahkemece eksik kalan temyiz harcının tamamlanması yönünde davalılar vekiline çıkarılan muhtıraya rağmen gerekli harcın yatırılmadığından bahisle ek kararla davalılar vekilinin temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği ve bu kararın da davalılar vekili tarafından temyiz edildiği anlaşıldı. Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar,anneleri olan mirasbırakanları Z.. A..'ın maliki olduğu 600 parsel sayılı taşınmazı kendisinden önce ölen oğlu (davalılar Fatma, Mehmet, Sertaç, Serap, Sibel ve Zeynep'in murisi) Fikret'e bağışladığını, yine 18 ada 625 ve 421 parsel sayılı taşınmazlardaki payını torunları ( oğlu Fikret'in çocukları) davalılar Sertaç ve Mehmet'e eşit paylarla; 111 ada 3 parsel sayılı taşınmazını ise torunu ( kızı Dursun'un çocuğu) davalı Erhan'a vasiyet ettiğini, işlem tarihlerinde murisin ehliyetsiz olduğunu, ayrıca babaları olan mirasbırakanları M.. A..'ın maliki olduğu 601 parsel sayılı taşınmazını gelini (oğlu Fikret'in eşi) olan davalı Fatma'ya devrettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapuların iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline olmazsa tenkise; müdahil davacı da aynı hukuki sebeplere dayalı olarak tapu iptali ile miras payı oranında adına tesciline;bozmadan sonraki yargılama sırasında (12.06.2013 tarihinde) ise ıslah etmek suretiyle olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.Davalılar, terekeye mümessil atanması suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun gerçekleştirilmesi gerektiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu,mirasbırakan Zeynep'in hukuki ehliyete haiz olduğunu, bağışın geçerli bir işlem olduğunu, satış işleminin de gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, vasiyetnameye konu taşınmazlar yönünden tanık beyanlarına göre mirasbırakan Zeynep'in ehliyetli olmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne; 600 parsel bakımından bağış işleminin usulüne uygun olduğu ve mirasbırakan Zeynep'in o dönemde ehliyetli olduğu gerekçesi ile davanın reddine; 601 sayılı parselin muris tarafından temlik edilmediği, davalının üçüncü kişiden edindiği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece "... mirasbırakan Zeynep'in vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte hukuki ehliyete sahip olup olmadığının yöntemince saptanması ondan sonra diğer mirasbırakan Mehmet'in satış suretiyle yaptığı temlikin muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, ayrıca bağış yoluyla devredilen 600 parsel sayılı taşınmaz için de tenkis isteğinin incelenmesi, Medeni Yasanın 502 ve devamı maddeleri uyarınca tenkis isteği hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle" bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı İsmehan yönünden davanın takip edilmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına; tasarrufa konu malların sabit tenkis oranına bölünemeyeceği gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin reddine; davalılar Fatma, Serap, Sibel ve Zeynep'e yapılan herhangibir kazandırmanın olmadığı gerekçesi ile anılan davalılar hakkındaki tenkis isteğinin reddine; davalılar Mehmet, Sertaç ve Erhan'a vasiyetname ile yapılan kazandırmalar nedeniyle davacıların saklı paylarında azalma olduğu gerekçesi ile anılan davalılar hakkındaki tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar Nihal ve Mürüvet vekili ile müdahil davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, temyiz eden davalılar vekilinin nisbi temyiz harcı değil maktu temyiz harcı yatırması üzerine Dairenin 03.12.2013 tarih 2013/15411 Esas, 2013/17175 Karar sayılı kararı ile nispi temyiz harcının temyiz eden davalılardan tahsil edilmesi için dosya geri çevrilmiş, mahkemece eksik kalan temyiz harcının tamamlanması yönünde davalılar vekiline çıkarılan muhtıraya rağmen gerekli harcın yatırılmadığından bahisle ek kararla davalılar vekilinin temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, ek karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Gerçekten de, davalılar vekili gerekçeli kararı maktu temyiz harcı ödemek suretiyle temyiz etmiş, mahkemece 07.02.2014 tarihinde davalılar vekiline muhtıra çıkartılmış olmasına rağmen davalılar tarafından süresi içersinde nispi temyiz harcı tamamlanmamıştır. O halde davalılar vekilinin temyiz isteğinin reddine ilişkin 07.02.2014 tarihli ek karar yerindedir. Davalılar vekilinin temyiz isteğinin reddine.Davacılar Nihal ve Mürüvet vekili ile müdahil davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden;mirasbırakan M.. A..'ın 15.05.1995;diğer mirasbırakan (muris Mehmet eşi) Z.. A..'ın 13.08.1997 tarihinde öldükleri, geriye çocukları davacılar İsmihan, Mürüvet, Nihal ve müdahil davacı İmren ile torunları (kendisinden önce ölen oğlu Fikret çocukları) davalılar Mehmet, Sertaç, Serap, Sibel ve Zeynep ile dava dışı kızı Dursun'u mirasçı olarak bıraktıkları, mirasbırakan M.. A..'ın 601 parsel sayılı taşınmazını 3. kişi S.. T..'a 05.11.1990; onun da murisin gelini (oğlu Fikret'in eşi) davalı Fatma'ya 06.09.1991 tarihli satış akti ile devrettiği,mirasbırakan Z.. A..'ın ise maliki olduğu 600 parsel sayılı taşınmazını 11.12.1993 tarihinde ölen oğlu (davalılar Fatma, Sertaç, Mehmet, Serap, Sibel ve Zeynep'in murisi) Fikret'e 19.09.1991 tarihinde bağışladığı, yine 18 ada 625 ve 421 parsel sayılı taşınmazlardaki payını torunları Sertaç ve Mehmet'e eşit paylarla 26.06.1995; yine 111 ada 3 parsel sayılı taşınmazını ise torunu davalı Erhan'a 25.09.1995 tarihli vasiyetname ile vasiyet ettiği, vasiyetnamelerin Kozan Sulh Hukuk Mahkemesinde 27.12.2002 tarihinde açılıp okunduğu, 26.06.1995 tarihli vasiyetnamenin davacılara 1998 yılının 6. ayı içersinde, müdahil davacıya ise 23.02.1999 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece, mirasbırakan Zeynep'in vasiyetname tanzim tarihinde 2659 sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddeleri gereğince Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesi'nden elde edilen rapor gereğince ehliyetli olduğu belirlenmek suretiyle vasiyetnameye konu (421,18 ada 625 ve 111 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar) bakımından ehliyetsizlik iddiasına yönelik tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olması doğru olduğu gibi vasiyetnameye konu taşınmazlar bakımından bilirkişiden tenkis raporu alınmasında ve "bağış" suretiyle devredilen 600 parsel sayılı taşınmaz yönünden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulama yeri bulunmadığından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğinin de reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki; mahkemece tenkisle ilgili hesap ve değerlendirme yapılırken yanılgıya düşüldüğü gibi bağışa konu edilen 600 parsel sayılı taşınmazın koşullarının varlığı halinde TMK'nun 560 ila 571 maddeleri arasında öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği de tartışmasızdır. Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17) Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanır.Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir. Somut olaya gelince; mahkemece, çekişmeli 421,18 ada 625 ve 111 ada 3 parsel sayılı taşınmazların mirasın açıldığı tarihteki değeri belirlenmiş (sabit tenkis oranı belirlenmeden) 17.05.2013 havale tarihli bilirkişi raporu üzerinden tercih hakkı ve karar tarihi arasındaki ÜFE değerleri gözetilerek karar tarihi itibariyle mahkemece hesaplanan tenkise hükmedilmiş olup 600 parsel sayılı taşınmaz ise tenkis hesabına dahil edilmemiştir. Hâl böyle olunca; kabul kapsamına alınan vasiyetnameye konu (mirasbırakan Zeynep'in 7/8 oranında maliki olduğu 421 parsel, ¾ oranında maliki olduğu 18 ada 625 parsel ve tam pay ile maliki olduğu 111 ada 3 parsel sayılı) taşınmazlar ile 600 parsel yönünden yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde yeniden tenkis hesabı yaptırılması, bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken sabit tenkis oranı ve vasiyet olunan malların karar tarihindeki değeri belirlenmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi bozma kararına uyulduğu halde ve orada işaret edilen doğrultuda gerekleri yerine getirilmeksizin diğer mirasbırakan Mehmet'in yaptığı satış suretiyle temlikinden ötürü muvazaaya baş vurulup vurulmadığı açıklığa kavuşturulmadan eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile 601 parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş olması da isabetsizdir. Davacılar Nihal ve Mürüvet vekili ile müdahil davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.