MAHKEMESİ: KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/03/2008NUMARASI: 2006/322-2008/85Taraflar arasında görülen davada;Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan taşınmazın Hazine adına tesciline, davalının el atmasının önlenmesine ve davalıya ait evin yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava açılmadan önce zilyetlik koşullarının oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi . ...raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü -KARAR-Dava, tapu iptali tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede kadastro işlemlerinin yapılmaya başlanıldığı ve 334 ada 39 parsel olarak tespit tutanağı düzenlendiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; 3402 Sayılı Yasa’nın 25. maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görevi, tutanağın düzenlenmesi tarihinde başlar. Bu tarihi itibari ile genel mahkemenin görevi sona erer.Hemen belirtilmelidir ki, görev kamu düzeniyle ilgili olup davanın her aşamasında mahkemece res'en gözetilmesi gereken bir kuraldır.Öte yandan elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım da bulunmaktadır.Vurgulanmalıdır ki, Kadastro Mahkemeleri yenilik (inşa'i - ihdasi) doğurucu nitelikli karar verilmesi gerekli durumlarda görevli olmayıp ancak açıklayıcı-ishari nitelikli karar alınması gereken davalarda görevli bulunmaktadır. Yıkım isteğinin inşai nitelikte olduğu tartışmasızdır.O halde, yıkım isteğiyle ilgili davanın tefrik edilerek tapu iptal ve tescil ile elatmanın önlenmesi davası bakımından 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 27. maddesi hükmü gereğince kadastro mahkemesine devir kararı verilmesi, elde kalan yıkım istekli dava için devredilen davanın bekletici sorun kabul edilmesi ve orada belirlenecek duruma göre bir karar verilmesi gerekirken görev hususu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Öyleyse,davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.