Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3221 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15040 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/03/2012NUMARASI : 2012/39-2012/123Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı, kayden maliki olduğu 9 parsel sayılı taşınmazda yer alan 6 nolu bağımsız bölümün 1/4 payı ile 14 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün 1/10 payını kendisine bakılması ve evliliğin gerçekleşmesi için davalıya bedelsiz olarak satış suretiyle temlik ettiğini, davalının evliliğe yanaşmadığı gibi kendisini terk ettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacının, 9 sayılı parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün 1/4 payını 09.04.2008 tarihinde satış göstermek suretiyle davalıya temlik ettiği, 14 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün 1/10 payını ise davacının 23.12.2008 tarihinde dava dışı kişilerden satın aldığı, davacı ile davalının bir süre birlikte yaşadıktan sonra davalının ortak meskeni terk ettiği anlaşılmaktadır.İddianın içeriği ve ileri sürülüş bi??iminden davacının, 6 numaralı bağımsız bölümün ¼ payı bakımından hile, 3 numaralı bağımsız bölümün 1/10 payı bakımından ise inanç sözleşmesi hukuksal nedenlerine dayandığı açıktır. Bilindiği üzere, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca inanç sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı iddianın yazılı delille ispatı zorunludur. Davacı tarafından bu anlamda bir yazılı delil ibraz edilmiş değildir. Ancak davacı delil dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı halde kendisine bu delili kullanma olanağının verilmemiş olması doğru değildir.Öte yandan hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Diğer taraftan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; 9 parsel sayılı taşınmazda bulunan 6 numaralı bağımsız bölüm yönünden hükme yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez. Şöyle ki davacı bu bağımsız bölüm yönünden hile hukuksal nedenine dayandığı halde inanç sözleşmesi şeklinde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiştir.Hal böyle olunca, 3 numaralı bağımsız bölüm yönünden davacıya yemin delilini kullanması için olanak tanınması, 6 numaralı bağımsız bölüme ilişkin dava da hile iddiasının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek ve hukuki nitelemede hata yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi dava reddedildiği ve davalı tarafın da yargılama giderleri ve vekalet ücreti talep etmediği yönünde bir beyanı olmadığı halde davalı lehine vekalet ücreti taktiri ve varsa yaptığı yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekirken, bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetli değildir. Tarafların temyiz itirazları değinilen yönleri itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.