Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3219 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15023 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/05/2012NUMARASI : 2011/473-2012/221Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, işlemin muvazaalı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakan H. K.'nın dava konusu 313 ada 8 parsel sayılı taşınmazda yer alan 6 numaralı bağımsız bölümü 24.01.2003 tarihinde 10.100.00-TL bedelle satış suretiyle davalıya temlik ettiği, davalının miras bırakanı ile yapılan harici satım sözleşmesine istinaden devrin yapıldığını ve bedelinin miras bırakanın banka hesabına yatırdığını savunduğu anlaşılmaktadır.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l.04.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez. Zira mirasbırakan ile davalı arasında yapılan satış sözleşmesinde çekişmeli taşınmazın satışına ilişkin yükümlülüklerin belirlendiği buna istinaden davalının 23.01.2003 ve 27.02.2003 tarihlerinde kararlaştırılan satış bedelini miras bırakanın banka hesabına yatırdığı saptanmış ise de bu husus mahkemece değerlendirilmediği gibi murisin diğer çocukları ile olan beşeri ilişkileri, mal satmaya ihtiyacı olup olmadığı ve başka taşınmazları bulunup bulunmadığı da yeterince araştırılmış değildir. Hal böyle olunca muvazaa iddiasının yukarıda ilkeler uyarınca araştırılması, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.