Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3217 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17956 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : AKYURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2012/222-2013/143Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.03.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat F.. D.. ile temyiz edilen davalı S.. D.. vekili Avukat Ş.. G.. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen davalı asiller gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, yolsuz tescil (ketmi verese) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, çekişme konusu taşınmazlarda mirasbırakan (amcaları) İ.. D..'dan gelen miras paylarının ketmedildiğini, Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1993/145 Esas, 1993/145 Karar sayılı veraset ilamı kullanılarak 1093 parsel sayılı taşınmazda murise ait payın yalnızca davalı mirasçılar adına intikâl ettirildiğini, sonradan ifraz gören taşınmazın 2010 ve 2011 parsellere revizyon gördüğünü, mirasçı oldukları halde tapu kaydında malik olarak gösterilmediklerini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı L.. D.., murisin eşi olduğunu, iptal edilen önceki veraset ilamında olduğu gibi yeni veraset ilamında da miras payının ½ olduğunu, kendisi bakımından değişen bir miras payının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, bir kısım öteki davalılar da davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, davalı L.. D..'ın her iki veraset ilamındaki miras payının ½ olduğu, onun yönünden fark eden bir durumun bulunmadığı gerekçesi ile hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın ise iddianın sabit olduğu gerekçesi ile kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delilerden; 1093 parsel sayılı taşınmazın 16/24 payının tarafların mirasbırakanı S.. D.. adına kayıtlı iken, bu payı davalıların Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 08.12.1993 tarihli ve 1993/145 Esas, 1993/145 Karar sayılı veraset ilamını dayanak göstererek adlarına intikal ettirdikleri, anılan mirasçılık belgesinin davacı mirasçıların ketmedilmiş olması sebebi ile Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 25.09.2002 tarihli ve 2002/369 Esas - 2002/977 Karar sayılı kararı ile iptal edilerek davalılar yanında davacıların da mirasçı olduklarının belirlendiği, öte yandan 1093 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilerek 2010 ve 2011 parsel numaralarını aldığı, her iki parselde de muristen intikalen gelen 16/24 payın davalılar adına elbirliği halinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiler ışığında, mahkemece de kabul edildiği üzere ketmi verese olgusunun varlığı sabittir.Ne var ki, yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu taşınmazlarda mirasbırakan S.. D..'dan gelen paylar davalılar adına elbirliği mülkiyeti halinde tescil edilmiştir.Bilindiği üzere, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701.-703.maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, T.M.K'nin 701.maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir. O hâlde, muristen intikal eden paylar üzerinde davalı mirasçıların paylı şekilde değil, tereke ortaklığı nedeniyle elbirliği halinde malik oldukları ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek, bütün davalılar hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler ile davalı L.. D.. yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacılar vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.