Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3189 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 1929 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: BANAZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/09/2008NUMARASI: 2002/92-2008/308Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu 1195 parsel sayılı taşınmazına davalıların toprak kürütmek, bitişik taşınmazlardan alınan toprak nedeniyle toprak kaymasına neden olmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ile istinat duvarı yapımına karar verilmesini istemiştir.Davalılar ve bir kısım dahili davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, “davalı A..yönünden davanın kabulü ile 1750 nolu parseli kullanan davalının davacıya ait 1195 nolu parsel üzerinde ahır ve evin bulunduğu kısma, davalının kendi kullandığı taşınmazda yaptığı kazı eylemi nedeniyle göçme ve zarar tehlikesi doğurduğu anlaşılmakla müdahalesinin bu yönden men’ine, zarar tehlikesini önleyecek sınırlık giderlerinin davalıya yüklenmesine, diğer davalı ve dahili davalılar bakımından ise davanın pasif husumet (sıfat) yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Karar, davalı A. D. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARARDava, elatmanın önlenmesi ve istinat duvarı yapımı isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıya ait 1195 sayılı parsel ile davalı A..’in paydaşı olduğu 1750 parsel sayılı taşınmaz arasında kot farkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalı tarafın taşınmazdan toprak alımı çalışmalarına bağlı olarak toprak kaymalarının meydana geldiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere; Medeni Kanunun komşuluk hukukuna ilişkin 737 ve 738.maddeleri kusursuz sorumluluk (objektif sorumluluk) ilkesini getirmiştir. Komşuluktan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde gözetilmesi gereken ilkelerden birisi de, komşu taşınmaz maliklerinin mülkiyetten kaynaklanan haklarını kullanırken, bu haklarında karşılıklı fedakarlıklarda bulunmaları olup, çekişmenin çözümünde özverinin (fedakarlığın) olaya en uygun düşecek şekilde denkleştirilmesi asıldır. Başka bir deyişle, her taşınmaz maliki komşuluk hukukundan doğan hak ve yetkilerini kullanırken gerekli işlere ve doğan zararın giderilmesine kendi yararlanması oranında katılmakla yükümlüdür.Hal böyle olunca, davalı A..'in eyleminden kaynaklanan bir zararın tespit edilememesi, ancak anılan davalının fiili dışında taşınmazların mevcut durumu itibariyle istinat duvarı yapımının zorunlu olması halinde, her iki taşınmazın kayıt maliklerince bu işin masraflarına ortak katılmak suretiyle gerçekleştirilmesi gerekeceğinin düşünülmesi, uzman bilirkişilerden bu yönde rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı A..'in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.