Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3184 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 752 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ : BEYOĞLU 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/04/2007NUMARASI : 2006/155-2007/94Taraflar arasında görülen davada;Davacı vekili, kayden idareye ait bulunan 3056 ada 9 parsel sayılı taşınmaza davalıların yapılaşmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı A.. B..., tapu tahsis belgesi bulunduğunu, uzun yıllardır iyiniyetli olarak kullanımda ulunduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.Dahili davalılar, taşınmazda bulunan binada kiracı olduklarını bildirmişlerdir.Mahkemece, kayden davacı idareye ait çaplı taşınmaza haklı bir neden olmaksızın müdahale edildiği gerekçesiyle, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne, yıkım isteğinin fahiş zarar doğuracağı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.Karar, davacı ve davalı A. B.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece davalı A..B..'un geçerli bir hukuki sebebe dayanmaksızın kayden davacı vakıflar idaresine ait çaplı taşınmazı bina yapmak suretiyle kullandığı, kendisine verilen tapu tahsis belgesinin de iptal edildiği belirlenmek suretiyle haksız elatmanın önlenmesine ve bilirkişilere usulüne uygun olarak belirlenen ecrimisilin karar altına alınmış olması kural olarak doğrudur. Davalı A....nin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, dava konusu taşınmazın üzerindeki davalı A... tarafından yapılan binanın davacı idare yönünden subjektif yarar sağlamadığı, davanın da tapu tahsis belgesi iptal edildiğinden iyiniyetli olarak kabul edilemeyeceği gözetilmek suretiyle elatmanın önlenmesi ile birlikte zemin üzerinde bulunan muhdesatında yıkımına karar verilmesi gerekirken aşırı zarardan söz edilerek yıkım isteğinin reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı kazandırılamayacağı ve usulüne uygun olarak dahili davalılar hakkında bir dava açılmadığı da gözetilerek dahili dava yoluyla davada taraf sıfatı verilen kişiler yönünden de hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Hal böyle olunca, davacı idarenin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.