Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3178 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17179 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KEMER 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/02/2008NUMARASI : 2007/328-2008/15Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;-KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, Hazine mülkiyetindeki 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazda günü birlik tesis mevcut iken G.. Antalya Turizm Alanı kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na müracaat etmeleri üzerine 300 yataklı ve 5 yıldızlı tatil köyü tesisine dönüştürüldüğünü, 28.09.2005 tarihinde firmaları adına Turizm Yatırım Belgesi düzenlendiğini, 5 yıldızlı tatil köyü inşası için projenin yapılıp inşaat hazırlığına başladıklarını, ancak kendilerine tahsis edilen tatil köyü arsasının davalı tarafından üzerine konteyner, bekçi kulübesi, konstrüksiyon gölgelikler, çelik borular ve inşaat malzemeleri konularak işgal edildiğini, kıyı şeridine de aynı şekilde müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve muhtesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu 104 ada 1 parselin günü birlik alandan, tatil köyü tesis alanına dönüştürülmesine dair idari işlemin iptali için dava açtıklarını, yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, hazine arazisine bir müdahalelerinin bulunmadığını, sahilde kullanılan alanların ise idari izne konu yerler olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu 104 ada 1 parsel içinde kalan arsaya bir kısım inşaat malzemeleri ve diğer menkulleri bırakmak suretiyle davalının müdahale ettiği, kıyı şeridi bakımından davalının şezlong koymak ve diğer şekildeki kullanımının ise kıyı alanının kamunun kullanımına açık ve davacının zilyetliğinde olmadığı, ayrıca burada korunması gerekli ayni bir hakkı da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 104 ada 1 parselin Sarıkum Devlet Ormanı niteliği ile Hazine adına kayıtlı olduğu, anılan parselin ifrazı ile 105 ada 9 parsel olarak yine hazine adına 22.02.2006 tarihinde tescil edildiği, davacı şirketin ise anılan 105 ada 9 parselde 49 yıllığına Türk Medeni Kanununun 826 ve devamı maddeleri uyarınca üst hakkı sahibi olduğu, üst hakkının 22.02.2006 tarihinde tapuya tescil edildiği, davalının ise kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında kalan kıyı alanları devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, dava açma hakkı bu alanlarda mülkiyet hakkı sahibi olan hazineye aittir. O halde, kıyı alanı bakımından davacının dava açma hakkı bulunmadığı açıktır. Davanın kıyı şeridi yönünden reddi bu gerekçe ile doğrudur. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının öteki temyiz itirazları ile davalının temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamı ile davacının üst hakkı sahibi olduğu 105 ada 9 parsel sayılı taşınmaza davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiği iddiası bakımından mahkemece, hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca; mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, mahallinde içlerinde harita mühendisi sıfatını taşıyan bilirkişinin de yer aldığı üç kişilik uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak bilirkişilerden uygulamayı gösterir, denetime elverişli rapor ve kroki alınması, müdahalenin olup olmadığının tespiti bakımından tanıkların dinlenmesi, böylece Türk Medeni Kanununun 6. ve 6100 sayılı HMK'nın 190. maddelerine göre iddianın ispatı imkanı tanınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.