Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3176 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16951 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/02/2013NUMARASI : 2010/334-2013/130Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.02.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat Z.. E.. ile temyiz edilen davalı DHMİ Genel Müdürlüğü vekili Avukat G.. A.., davalı B.. M.. vekili Avukat D.. G.. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü izafeten T.C. Ziraat Bankası A.Ş. B.. Şubesi vekili Avukat, davalı R.. E.. gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl ve birleşen davalar, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.Asıl davada davacı, mirasbırakan T.. İ..’ün 398 ada 84 (yeni 1221 ada 27) parsel sayılı taşınmazda diğer paydaşlar G.. P.. ve Z.. İ..ile elbirliği halinde maliki olduğu 1/5 payın 02.05.1984 tarihinde sahtecilik suretiyle davalı Meydan İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü Yeşilköy Havalimanı Başmüdürlüğüne temlik edildiğini, sahte belge düzenleyen ve bu belgelerle satış bedelini tahsil eden davalı Av. R.. E..'in sahte evrak tanzim etmek suçunu işlediğinin sabit olduğunu, bir kısmı ölü olan malikler adına sahte vekâletnameler tanzim edilerek devrin sağlandığını ileri sürerek 1/5 payın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı taktirde ferağ tarihi olan 1984 yılındaki rayiç bedelin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, 04.01.2011 tarihinde ıslah suretiyle 1/5 payın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline, olmadığı taktirde 02.05.1984 tarihindeki rayiç bedelinin mirasçıların payları oranında tahsilini istediğini bildirmiştir.Birleşen davalarda davacılar, 398 ada 84 (yeni 1221 ada 27) parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, anılan taşınmazın davalı Meydan İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü Yeşilköy Havalimanı Başmüdürlüğü adına tescilinin yolsuz olduğunu, geçerli bir kamulaştırma işlemi yapılmadan taşınmaza el konulup sahtecilik suretiyle tescilin sağlandığını, taşınmazın bedelinin ödenmesine yönelik talebi davalı idarenin reddettiğini, kamulaştırma işlemi ölü kişiler adına yürütülüp, yasal mirasçılara tebligat çıkarılmadığını, tapu iptali davası açma hakkı saklı kalmak kaydıyla kamulaştırmasız elatma hükümleri uygulanarak taşınmazın yolsuz tescilinin düzeltilerek davalı idare adına tesciline, taşınmazın dava tarihi rayiç değerinin yasal faizi ile mirasçıların payları oranında davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, dava konusu taşınmazın usulüne uygun yapılan kamulaştırma işlemi sonucunda adlarına tescil edildiğini, sahteciliğin söz konusu olmadığnı, kamulaştırma işleminin iptalinin idari yargı yerinin görevi olup, yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, zaman aşımı ve hak düşürücü sürede dava açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, dava konusu taşınmazın bedelinin talimata göre ödemesinin yapıldığını, iddiaların doğru olmadığını, davacının tüm mirasçılar adına tek başına dava açamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, tapu iptali ve tescil davasında kendilerine husumet yöneltilemiyeceğini, 1984 yılında yapılan işlem nedeniyle bedel isteğinin zamanaşımına uğradığını, davacının eldeki davayı açmada hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı Ramiz ise, dava tarihinden önce 02.12.1988 tarihinde ölmüştür.Mahkemece, davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesinin çekişme konusu taşınmazda usûlüne uygun kamulaştırma işlemi yaptığı, kamulaştırma bedelinin bankaya depo edilmesi üzerine tapu ferağının verildiği, bankaya yatırılan bedelin sahte belgelerle ölü davalı Ramiz tarafından bankadan çekilmiş olmasının tamamlanan kamulaştırma işleminin geçerliliğine engel olmayacağı, davalı Ramiz hakkında Ağır Ceza Mahkemesince sahte evrak tanzimi suçundan beraat kararı verildiği, davacıların bedele yönelik isteklerini anılan davalının mirasçılarına karşı ileri sürebilecekleri, usûlüne uygun bir kamulaştırma olduğuna göre, birleşen davalar bakımından kamulaştırmasız elatma nedeniyle bedele hükmedilemeyeceği, davalılar Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün davada pasif husumet ehliyetleri olmadığı, davalı Ramiz’in de dava tarihinden önce öldüğü gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. 04.05.1978 tarih 4/5 sayılı İçtihadı birleştirme kararına göre dava tarihinden önce ölen kişinin taraf sıfatını yitireceği mirasçılarına dahili dava yolu ile taraf sıfatı verilemiyeceği gözetilerek dava tarihinden önce ölen Ramiz hakkındaki davanın reddedilmesi doğrudur. Davacıların buna ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacıların öteki temyiz itirazlarına gelince;Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 398 ada 84 (yeni 1221 ada 27) parsel sayılı taşınmazın 1/5 payı 20.12.1959 tarihinde kadastro suretiyle “Şevket” adına kayıtlı iken, anılan payın intikal ve satışı bakımından muris T.. İ.. ve diğer paydaş Z..İ..’ün İstanbul 4. Noterliğinin 08.03.1984 tarihli vekâletnamesi ile dava dışı G.. P..’i, onun da İstanbul 17. Noterliğinin 28.03.1984 tarihli vekâletnamesi ile davalı Av. R.. E..’i vekil tayin ettikleri, davalı vekil Ramiz’in taşınmazın 1/5 payını T.. İ.., G.. P.. ile Z.. İ.. adına intikalen tescilini müteakip taşınmazın tamamının kamulaştırılması nedeniyle satış suretiyle Meydan İşletmesi Müessese Müdürlüğü Yeşilköy Hava Limanı Başmüdürlüğü’ne temlik ettiği, 21.01.1985 tarihinde tashih ile tescilin davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü adına yapıldığı, aynı davalının kalan 4/5 payı da 02.05.1984 tarihinde dava dışı M.. S..K..’den satış suretiyle edindiği kök muris Ş..İ..’ün 05.03.1981 tarihinde ölümü ile torunları T.. İ.., Z.. İ.. ve G.. P..’in, muris T.. İ..’ün de, 16.09.2002 tarihinde ölümü ile çocukları Ş.. İ.., G.. Ö.., M.. İ.. ve R.. İ..’ün, ayrıca Z.. İ..’ün de 17.08.1981 tarihinde ölümü ile S.. İ.., A.. N.. V..r, A.. F.. İ.., E.. S.. İ.., F.. İ.., Ü.. İ..ve S.. İ..’ün mirasçı olarak kaldıkları görülmektedir.Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701. ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.TMK'nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil veya bedel istekli asıl dava mirasçılardan M.. İ.. tarafından açılmış, bir kısım mirasçılardan olan Günay Peker ile R.. İ.., Şenay İçöz ve G.. Ö.. birleşen davaları açmışlar ise de, dava dışı ortakların bulunduğu açıktır. O hâlde, davaya katılmayan mirasçılar S.. İ.., A.. N.. V.., A.. F.. İ.., E.. S.. İ.., F.. İ.., Ü.. İ.. ve S.. İ..’ün olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kuşkusuzdur.Diğer taraftan, intikal ve satış işlemini yapan Av. R.. E.. hakkında Adalet Bakanlığınca kovuşturma izni verilmesi üzerine yaptığı bir işlem neticesi kendisine vâki müracaat üzerine sahte olduğunu bildiği vekâletname ile G..P.. adına 7.285.000. TL istimlak bedelini haksız olarak aldığı, dayandığı evrakın sahte olduğu ve bu nedenle görevini suistimal ettiği iddiası ile dava açılması üzerine, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.09.1991 tarihli, 1990/53 Esas, 1991/243 Karar sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine yeterli delil olmadığı, sanığın belgelerin sahteliği konusunda bir şüpheye girmediği, suç kastının bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, anılan kararın kesinleştiğinin hüküm gerekçesinde kabul edildiği anlaşılmaktadır.Öte yandan, dosya kapsamı ile 398 ada 84 (yeni 1221 ada 27) parsel sayılı taşınmazın Atatürk Havalimanının güvenliği için 1983 yılında kamulaştırıldığı, 01.10.1997 tarihli özel güvenlik bölgesi kurulmasına dair Bakanlar Kurulu Kararı eki havalimanı planında özel güvenlik bölgesi tesis sınırları içinde yer aldığı, 17 R-35 L paralel pisti üzerinde olup, havalimanı güvenliği için çevre emniyet duvarı içerisine alındığı, anılan taşınmazın 1/5 paydaşı “Şevket’in ise kamulaştırma işlemleri sırasında soyadının belirlenemediği, yapılan icmal bordrosunda T.C. Ziraat Bankası B.. Şubesinde payına isabet eden miktarda kamulaştırma bedelinin ödenebilmesini teminen hesap numarasının bulunduğu, 23.12.1983 tarihinde kamulaştırma bedellerinin bloke edildiği, bankanın ödemeye dair belgeleri 10 yıl saklayıp imha ettiği, ödemenin kimlere yapıldığının tespitinin mümkün olmadığı gibi, ödenmiş kamulaştırma bedelleri içinde Ş..İ.. adına rastlanmadığı görülmektedir. Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, dava konusu taşınmazın 1/5 pay maliki olan Şevket’in 1981 yılında ölümünden sonra anılan taşınmazda 1983 yılında kamulaştırma işlemi yapıldığı, kamulaştırmadan ölü malikin mirasçılarının haberdar edilmediği, mirasçılar adına işlem yapan Av. R.. E..’in sahte vekaletnameler ile tapuda intikal ve satış işlemleri yapıp bankadan yine sahtecilik suretiyle kamulaştırma bedelini çektiğinin iddia edildiği açıktır.Ne var ki, mahkemece davada taraf teşkili sağlanmadığı gibi sahtecilik iddiası bakımından gerekli araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Ayrıca, sahte vekâletname kullanmak suretiyle intikal ve satış işlemini yapan vekil Av. R.. E.. hakkında Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.09.1991 tarihli, 1990/53 Esas, 1991/243 Karar sayılı kararı ile delil yetersizliğinden beraat kararı verilmiş olmasının Borçlar Kanunu'nun 53.(Türk Borçlar Kanunu'nun 74.)maddesi hukuk hakimini bağlamayacağı, sahtecilik iddiasının incelenmesine de engel olmayacağında şüphe yoktur.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda, önce davada mahkemece, taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra dava konusu 398 ada 84 (yeni 1221 ada 27) parsel sayılı taşınmazın 1/5 payının kök muris Şevket’ten intikali ve davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesine satışına dair tüm evrakların, yine kamulaştırma evraklarının asıllarının temini ile asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde sahte olduğu ileri sürülen belgelerin sahte olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, sahteciliğin alınacak rapor doğrultusunda sabit olması hâlinde taşınmazın fiil durumunun gözetilmek suretiyle iptal ve tescil isteğinin değil bedel isteğinin değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek delillerin hatalı takdiri sonucunda yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.