Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3164 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14435 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: AKHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/03/2012NUMARASI: 2012/174-2012/169Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, üç parça çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 3165, 3166 ve 3167 parsel sayılı taşınmazların kayden davacının miras bırakanı Z.'ye ait olduğu, yargılama sırasında 1/8 payın 05.04.2006 tarihinde davacı adına tescil edildiği, dava dışı mirasçıların 28.08.2003 tarih ve 5273 sayılı satış vaadi sözleşmesi gereğince hisselerini davalıya satmayı vaat ettikleri ve anılan dava dışı mirasçıların malik oldukları payları 10.04.2006 tarihinde kayden davalıya sattıkları ve davalının 4/8 paya sahip olduğu, mahkemenin ilk kararında davalının dava konusu taşınmazlarda paydaş olduğu ve hukuka aykırı müdahalesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, bilahare davacının açmış olduğu şuf'a davası ile davalının payının iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği, davacının temyizi üzerine kararın 3165 ve 3166 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davacının taşınmazlarda kullanabileceği bir yer bulunduğu açık olduğundan bu parseller bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu, ancak paylı mülkiyet hükümleri gereğince davalının 3167 parsel sayılı taşınmazın tamamını ekip biçmek suretiyle tasarruf ettiği keşfen tespit edildiğinden anılan parsele müdahalesinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı gözetilerek davalının paya vaki elatmanın önlenmesi davasının kabulüne ve pay oranında ecrimisile hükmedilmesi gerektiğinden söz edilerek bozulduğu anlaşılmaktadır. Bozma ilamı uyarınca yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Ancak, Dairece bozulan 29.11.2007 tarihli karar, dava konusu her üç parsel bakımından davanın reddine ilişkin olup, davalı lehine 6.114,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş, davalı tarafın bu kararı temyiz etmemesi üzerine karşı taraf lehine kazanılmış hak oluştuğuna göre artık bu miktardan daha fazlasına hükmedilemeyeceği kuşkusuzdur.Öte yandan her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği açıktır. Dava tarihinde elbirliği mülkiyetine tabi iken bilahare dava konusu taşınmazların paylı mülkiyete çevrildiği, davacının 1/8 paya sahip iken şuf'a davası sonucunda 5/8 hisseye sahip olduğu sabittir. Bu durumda 3165 ve 3166 parseller bakımından dava reddedildiğine göre davacının miras payına isabet eden değer ve kazanılmış hak durumu da değerlendirilmek suretiyle vekalet ücreti belirlenmelidir.Yine dava konusu 3167 parsel bakımından da davacının dava açıldığı tarihte sahip olduğu payı üzerinden avukatlık asgari ücret tarifesinin 6. maddesi de gözetilerek vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.