Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3147 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14689 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2012NUMARASI : 2008/459-2012/139Yanlar arasında birleştirilerek görülen tazminat,el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, asıl ve birleşen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde, davalı E tarafından ise süresinden sonra temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tazminat, birleşen dava el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davaların kabulüne karar verilmiştir.1-Birleşen davanın davalılarından davalı E.'a kararın 28.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin ise 13.09.2012 tarihinde verildiği, tebliğ günü ile temyiz tarihi arasında 15 günden fazla süre bulunduğu anlaşıldığından, anılan davalının temyiz isteminin süreden reddine karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi: 2-Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6255 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmazda kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulu olmadığı, daha önce davacı tarafından davalılardan E.. aleyhine Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/713 E.2003/885 K. sayılı kararı ile el atmanın önlenmesi davası açılarak davalı Emir'in taşınmazdaki 3. kısmi bodrumdaki daireye el atmasının önlenmesine karar verilerek kararın 16.06.2004 tarihinde kesinleştiği ve kararın infazı sonrasında davalı tarafından taşınmaza yapılan iyileştirmelerin sökülerek alınıp götürüldüğü, taşınmazda bunun dışında zarar meydana gelmediği anlaşılmaktadır. O halde, tüm bu olgular değerlendirildiğinde asıl dava bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı E..'in temyiz itirazları yerindedir. 3-Birleşen davanın davalıları N. ve A. R.'nın temyiz itirazlarına gelince; anılan davalıların taşınmazdaki ayrı ayrı olan daireleri yükleniciden satın aldıkları, bu satın almaya bağlı olarak daireleri kullandıkları, oysa kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiği, buna göre taşınmazlarda davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı ve haksız kullanan durumunda (fuzuli şagil) oldukları anlaşılmaktadır. O halde taşınmazı haksız kullanan kimsenin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden her bir davalının kullandıkları yere göre belirlenen miktar ile sorumlu tutularak, haklarında el atmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. 4-Ne var ki, her bir davalının belirlenen avukatlık ücreti ve harçtan ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerekirken birlikte sorumlu tutulmaları doğru olmadığı gibi, hüküm altına alınan harç ve avukatlık ücretinin hesaplanmasında, haklarındaki dava kabul edilen davalıların kullandıkları bölümlerin değerleri ile hüküm altına alınan ecrimisil toplamı üzerinden harç ve avukatlık ücretinin hesaplanması gerekirken davalılar aleyhine fazla harç ve avukatlık ücretinin hesaplamış olması da isabetsizdir.Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla ) HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.