MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/04/2011NUMARASI : 2002/1199-2011/198Taraflar arasında görülen davada; Davacı tereke temsilcisi, davalılardan B..ve İ..'in miras bırakan S.. F.T..'ın ölümünden sonra sahte nüfus kaydına dayanarak aldıkları sahte veraset ilamı ile 1173 ada 2 parseldeki 25 no'lu dükkanı yolsuz olarak adlarına intikal ettirdiklerini ve vekilleri olan anneleri Arman vasıtasıyla kendileri ile işbirliği yapan diğer davalı B..'e düşük bir bedelle sattıklarını ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile muris adına tescilini istemiştir.Davalı B.., tapudaki kayda güvenerek taşınmazı iyiniyetle iktisap ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.Davalılar B..ve İ.. de, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı B.. H. vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.03.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat İ. Y.. Ç. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmediği, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, sahtecilik hukuksal nedeninden kaynaklanan yolsuz tescile dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; S.. F.. T.'ın sonradan boşandığı A..'ın ilk evliliğinden olma çocukları İ.. ve B.'yı evlat edindiği, ancak bu hususun nüfus kayıtlarına geçmediği ve sözleşme bazında kaldığı, S..'ın A..'dan boşandıktan sonra kurulan evlatlık bağıtının İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava neticesinde 1998/845 E. 1998/774 K. sayılı karar ile feshedilerek kesinleştiği ve S..'ın 24.1.2002 tarihinde öldüğü, ne var ki, B.. ve İ..'in nüfusa yansımayan ve feshedilen evlatlık sözleşmesini S..n'ın ölümünden sonra kayda geçirttikleri ve İzmir 9. Sulh Hukuk Mahkemesinden aldıkları 2002/ 921 E. 2002/883 K. sayılı mirasçılık belgesine istinaden S..'ın maliki olduğu çekişme konusu ..ada ..parseldeki . no'lu dükkanı üzerlerine intikal ettirdikten sonra davalılardan B.. H..'e 13.9.2002 tarihinde satış suretiyle devrettikleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, 27.12.1939 tarih, 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca S.. üzerindeki sicil kaydını kendi adlarına intikal ettiren B. ve İ.' in ilk el, onlardan edinen davalı B..'in ise ikinci el durumunda bulundukları, ilk eller adına oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğini taşıdığından TMK'nun 1023 maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları, ancak onlardan, sicilin aleniliği ve güvenirliği prensibine istinaden edinen B..'in ikinci el konumunda bulunduğu için koşullarının gerçekleşmesi halinde aynı Yasanın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı açıktır.Davalı B.., satışa aracılık yapan emlak komisyoncusu marifetiyle taşınmazı edindiğini ve komisyoncuya bedelini ödediğini bildirmiş ve gerçekten de taşınmazın satın alma tarihlerine tekabül eden tarihte de davalının banka mevduat hesabından paranın çekildiği banka kayıtları ile sabittir. Diğer taraftan, davalı B., İ. ve anneleri A. hakkında sahte işlemden dolayı diğer davalı son kayıt maliki B. hakkında da "cürüm eşyasını bilerek edinme" suçundan dolayı dava açıldığı, İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesince 2003/689 E. 2005/355 K. sayılı karar ile A., B. ve İ.'in mahkûmiyetlerine ve davalı B.'in de; "müsnet suçu işlemediğinin anlaşıldığı " gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir. Her ne kadar, BK'nun 53. maddesi hükmüne göre ceza mahkemesince ittihaz edilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, beraatin gerekçesini teşkil eden maddi olgular yönünden hukuk hakiminin bağlı olacağı tartışmasızdır. Somut olaya bu düzenlemeler çerçevesinde bakıldığında özellikle, davalı B.. hakkında verilen beraat kararının gerekçesi eldeki dosya içindeki deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, mahkum olan diğer davalılar ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini ve kötüniyetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı B..' in temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.