Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3106 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 1970 - Esas Yıl 2003





Taraflar arasında görülen davada:Davacılar, kayden maliki oldukları 11 parsel sayılı taşınmazlarına, komşu 12 parsel maliki olan davalılarca taşkın inşaat yapıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenilmesi ve yıkım istemişlerdir. Davalılardan Kazım Y., 1972 yılında taşınmaz bir bütün iken, ilk malikinden yer satın alıp, inşaatını yaptığını, imar uygulaması sonucu 11 ve 12 sayılı imar parsellerinin oluşup, tecavüzün meydana geldiğini, bilahare 12 sayılı imar parselin hükmen adına tescil edildiğini, davalı Bekir B.'da kendi inşaatının tecavüzü olmadığını söyleyerek davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, davalı Kasım Y. hakkında tecavüzün imar uygulaması sonucu ortaya çıktığından, davalı Bekir B. hakkında da inşaatın tecavüzlü olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar A. Sami B. ve Semih B. vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi A. Sevil Çalıkoğlu tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;KARARDava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Davalılardan Bekir B.'ın, dava konusu taşınmaza elattığı saptanmadığına göre, hakkındaki davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Diğer davalı Kazım Y., yönünden ileri sürülen temyiz itirazlarına gelince; Dava konusu taşınmazların öncesinin dava dışı Esma Ş.'ye ait 218 sayılı kadastral parsel olduğu davalı Kazım'ın imar öncesi Esma Ş. mirasçılarından harici satın almaya dayanarak çekişmeli binayı inşaa ettiği, 8.7.1988 tarihinde yapılan imar uygulaması ile 218 sayılı kadastral parselin 11 ve 12 nolu sayılı imar parsellere dönüştüğü, davalı tarafından yapılan binanın her iki imar parseline taşkın duruma geldiği anlaşılmaktadır.Öte yandan, 12 nolu imar parseli ile ilgili olarak davalı tarafından açılan temliken tescil davası sonucu 12 sayılı parselin yarı payının davalı adına tescil edildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği de sabittir. Bu durumda, gerek imar öncesi kadastral parselde gerekse imarla oluşan 11 parsel üzerinde, davalının mülkiyete dayalı her hangi bir hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır.O halde, davalı bakımından 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmadığı açıktır.Hal böyle olunca, mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, imar uygulamasına değer verilerek reddedilmesi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazı bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 19.3.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.