MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM, TAZMİNAT, TEMLİKEN TESCİLTaraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 42 ada 5 ve 12 parsel sayılı taşınmaza komşu 4 parselden davalıların taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini, yapılan perde duvarın evinin ışık almasını engellediğini, ihtilafın çözümü için sözleşme yapmalarına rağmen müdahalenin devam ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, ilave inşaatların yıkımına ve 10.000 Euro tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, kayden paydaşı oldukları 42 ada 4 parsel sayılı taşınmaza iyi niyetle bina yaptıklarını, davacının ısrarı ile tanzim edilen sözleşme şartlarına uyduklarını, istenen tazminatın fahiş olduğunu, sözleşmeye aykırı yapılan imalat bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, karşı davalarında ise, kayden maliki oldukları 42 ada 4 parsele inşaat ruhsatı da almak suretiyle kadastro tespitinden önce iyi niyetle bina yaptıklarını, yapı bedelinin arsa bedelinden fazla olduğunu ileri sürerek muhik tazminat karşılığında taşkın bölümün adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “bilindiği üzere;Türk Medeni Kanununun 706., Türk Borçlar Kanununun 237. ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen tapulu taşınmazların harici satışı geçersizdir. Somut olayda resmi şekilde yapılmış bir satış ya da satış vaadi söz konusu değildir. Sözü edilen sözleşme yalnızca 4,44 m² alan için ve merdivenin bir bölümünün bulunduğu yerin kullanımının davalı tarafa terk edildiğine ilişkindir. Kaldı ki; elatmanın önlenmesine yönelik istek bu kapsam dışındaki saçak ve duvara yöneliktir. Onun için davacı tarafından verilmiş bir muvafakat bulunmadığı gibi davalıların kısmi yapılanmasını haklı kılan bir hukuki ilişki de yoktur. Öte yandan; olayda Türk Medeni Kanununun 725. maddesindeki koşulların oluştuğunu söyleme olanağı da yoktur. Zira yukarıda değinildiği gibi harici satış ya da resmi olarak düzenlenmiş satış vaadi söz konusu değildir. Üstelik 3194 sayılı Yasanın 16. maddesi gözetildiğinde ifrazın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu ilkeler ışığında değerlendirme yapıldığında olayda sözleşmeden sonra muhtesat yapımı söz konusu olmadığından tazminat isteğinin reddi doğru ise de, sözleşme kapsamı nazara alınarak elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne; karşı tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalılar (karşı davanın davacıları) tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.03.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalıların (karşı davanın davacıları) temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 639.02.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı-karşı davacılardan alınmasına, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.