Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3093 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8508 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 1024 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 2/3 payının vekili abisi davalı ... tarafından önce sahibi olduğu ... ne, daha sonra yanında çalışan ...'e, ondan da birlikte yaşadığı davalı ...'ya satış suretiyle temlik edildiğini, satış bedelinin düşük olup, bu bedelin dahi kendisine ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 2/3 payın adına tesciline, olmadığı taktirde satış tarihi rayiç bedelinin, bu da olmadığı taktirde akitte gösterilen bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., dava konusu taşınmaz payını vekaleten ve ticari kaygılarla satışa konu ettiğini, davalı ...'nın 5 yıldır gayri resmi eşi olduğunu, davanın yerinde bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., yargılama sırasında kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, dava konusu taşınmaz payını bedelini ödeyerek satın aldığını, vekil ...'un davacı ile birlikte hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “gerek dava dilekçesinin gerekse mahkeme kararının davalı ...'ya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Her iki tebligat da, davalı ... yerine, "eşi" olduğu yazılmak suretiyle davalı ...'a tebliğ edilmiş, ancak ... ile ...'un resmi olarak evli bulunmadıkları sabit olup, aynı konutta oturdukları yolunda mahkemeye somut bir delil de sunulmamıştır. Nitekim, temyiz edilmemesi nedeniyle hükmü kesinleştiren yerel mahkemece de değinilen olgular benimsenmiş ve kesinleşme şerhi ek kararla kaldırılmıştır. Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi ve davanın süratle sonuçlandırabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK'nun 73. (6100 s. HMK.'nun 27.) maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre mahkeme, tarafları dinlemeden, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için onları usulüne uygun olarak davet etmeden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilini tamamlamadan işin esasına girip hükmünü veremez. Hal böyle olunca, öncelikle dava dilekçesinin davalı ...'ya usulü dairesinde tebliğ edilmesi ve ondan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yargılama yapılıp hüküm kurulması isabetsizdir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı ... tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.03.2015 Salı günü saat 10.05 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan araştırma ve dosya kapsamı ile çekişme konusu taşınmaz payının davalı ...'ya temlikinin vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği belirlenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı ...'nın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 7.785,95 .-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.