MAHKEMESİ: SAKARYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/05/2007NUMARASI: 2006/255-2007/204Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu,12720 parsel sayılı taşınmaza, davalının taşkın inşaat yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur. Davalı, dava dışı belediye tarafından kendisine satılan ve gösterilen yere ev yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının iyiniyetli olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri yönünden davanın kabulüne, yıkım isteği bakımından reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... .. ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 12720 parsel sayılı taşınmazın davacıya buna komşu olan 12721 nolu parselin ise davalıya ait olduğu, bu parseller ile civar parsellerin öncesinde mülkiyetinin belediyeye ait iken satın alma yoluyla tarafların taşınmazların maliki haline geldikleri, davalının taşınmazına yapmış olduğu niteliği bilirkişi raporunda açıklanan ve yıkımı fahiş zarar doğuran binanın davacıya ait 12720 parsel sayılı taşınmaza taşkın bulunduğu saptanmak suretiyle davalının elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Nevar ki, Türk Medeni Kanununun 725.maddesinde öngörülen temliken tescil koşullarının gerçekleşmesi halinde taşınmazın diğer koşullar yanında ifrazınında mümkün olması durumunda davalı yararına temliken tescile karar verileceğinde kuşku yoktur.Somut olayda; davalı iyiniyetli olarak yapılandığını savunmuş ve mahkemecede, davalının iyiniyetli olduğu kabul edilerek yıkım isteğinin reddine karar verilmiştir.Kural olarak, yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerektiği tartışmasızdır.Ancak, bunun istisnalarından biride temliken tescil koşullarının gerçekleşmesi halidir.Davalı, savunma yoluyla, yapılanmada iyiniyetli olduğunu getirdiğine göre; bu savunmanın aynı zamanda temliken tescil isteğinide içereceği tartışmasızdır.Kaldıki Belediyeden alınan 18.1.2008 tarihli yazıda bir imar uygulaması yapılmayacağı, taraflara ait her iki parselin tevhit edilerek sonradan ifraz edilmek suretiyle sorunun giderilebileceği bildirilmiştir.Bilindiği üzere, taşınmazların tevhidi işlemi idari tasarruflarından olup, idareyi ilgilendirir..O halde, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular gözetilmek suretiyle telafisi imkansız bir zararın doğmasına sebebiyet vermemek açısından, davalıdan temliken tescil isteğinin bulunup bulunmadığının sorulması, varlığının anlaşılması halide Türk Medeni Kanununun 725.maddesinde öngörülen koşulların değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.O halde davacının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.