MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2012NUMARASI : 2012/162-2012/115Yanlar arasında görülen gaiplik ve bedelin ödenmesi davası, yerel mahkemece gaipliğe ilişkin talep hakkında mahkemenin görevsizliğe, bedelin ödenmesine ilişkin isteğin ise tefrikine ilişkin karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, Hazine tarafından açılan gaiplik kararı verilmesi ve ortaklığın giderilmesi davası sonunda gaip olan kişi adına yatırılan bedelin hazineye ödenmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, bedele ilişkin talebin tefrikine, gaiplik isteği yönünden ise mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2356 ada 1 parsel sayılı taşınmazda Refika'nın kayden paydaş olduğu, taşınmazın idaresi için Fatih 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.03.1992 tarih ve 1991/1237 E.1992/169 K. sayılı kararı ile davalının kayyım tayin edildiği, taşınmazın, Fatih 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 30.11.1994 tarih ve 1994/251 esas, 1994/1066 karar sayılı ilamı ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine gerçekleştirilen satış sonucu, R..'nın payına karşılık gelen bedelin bankaya yatırıldığı, 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.Her ne kadar gaiplik kararı verilmesi isteği bakımından görevsizlik kararı verilmiş ise de; TMK'nun 32 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur. Oysa somut olayda davacı hazine, gaiplik isteği yanında, son mirasçı sıfatıyla taşınmazın bedelinin hazineye devri isteminde de bulunmuştur. Bu tür bir isteğin TMK'nun 588. maddesi kapsamında olduğu açıktır. Öte yandan, davanın taşınmazın aynına yönelik olduğu gözetildiğinde olayda HMK'nun 382 ve 383 maddelerinin uygulama yeri de bulunmamaktadır. Zira dava mal varlığına yönelik olup, bu hali ile HMK'nun 2. maddesi kapsamında olduğunun kabulü zorunludur. Anılan madde uyarınca da davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Hal böyle olunca, yeniden her iki isteğin birlikte görülmesi amacıyla tefrik edilen 2012/151 esas sayılı dava dosyası ile eldeki davanın birleştirmesi ondan sonra işin esasının incelenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.