Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 307 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11174 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: NEVŞEHİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 11/06/2008NUMARASI: 2006/136-2008/183Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu dava konusu 201 ada 21 parsel sayılı taşınmazına davalılar tarafından müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Yargılama aşamasında davalılardan N.’in taşınmazını satması üzerine davacı davasını yeni malikler S.ve G. G.’e yöneltmiştir.Dâhili davalılar, S.ve G. davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalılardan G. yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalılardan Nusret yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dâhili davalılar S.ve G. yönünden davanın kabulü ile elatmanın önlenmesi ile tecavüzlü kısmın yıkımına, davacı taşınmazına açılan kapının duvar örülmek suretiyle kapatılmasına karar verilmiştir.Karar, dâhili davalılar S.ve G.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Dava dilekçesinde N. Ödemiş ve G.S.davalı olarak gösterilmiş olup, N.niza konusu 21 parselin sınırında bulunan 41 nolu parselin dava tarihi itibarıyla maliki olup, diğer davalı G.ise bu kişinin kiracısıdır.Davalı N.in davacıya ait 21 parselin bir kısmını kendisine ait 41 parselle birlikte diğer davalıya kiraya verip kullandırdığı ve böylelikle muaraza yarattığı dosya kapsamı ile sabittir.Her ne kadar davalı N.niza konusu taşınmazın sınırında bulunan 41 nolu taşınmazını davanın devamı sırasında dahili dava edilen kişilere satmış ise de dava davalının haksız fiilinden dolayı açılmış olup, sınırda bulunan davalı taşınmazının davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devrinin niza ile ilgili olmadığı ve davada HUMK’nun 186. md.’nin uygulama olanağı bulunmayıp adı geçen davalılar hakkında tecavüz devam ediyorsa elatmanın önlenmesine karar verilmesi, tecavüze son verildiği takdirde bu nedenle davanın konusuz kalacağı nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı biçiminde hüküm kurulması gerekirken salt davalının kendi taşınmazını davanın devamı sırasında devretmiş olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı biçiminde hüküm kurulması doğru değil ise de bu husus davacı tarafından temyiz edilmediğinden bozma nedeni sayılmamıştır.Dahili davalılar S. ve G.’nin temyiz itirazlarına gelince, bu kişilerin dava tarihi itibarıyla davacıya ait taşınmaza herhangi bir müdahaleleri söz konusu değildir.Davanın devamı sırasında nizalı taşınmaza komşu olan ve dava konusu edilmeyen 41 parseli satın almaları elatmanın önlenmesi davasında esasa etkili değildir.Dahili davalıların satın almadan sonra davacıya ait taşınmaza bir tecavüzlerinin varlığı belirlense bile bu yeni bir haksız fiil olup haklarında bu fiilden dolayı yeniden elatmanın önlenmesi davası açılması gerekmektedir.O halde adı geçenlerin yukarıda da belirtildiği gibi usulüne uygun taraf sıfatlarının bulunmadığından haklarında hüküm kurulmasına yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerekirken, koşulları mevcut olmadığı halde HUMK’nun 186. md.uygulanmak suretiyle dahili dava edilmeleri ve bunun sonucu olarakta elatmalarının önlenmesine karar verilmesi doğru değildir.Hal böyle olunca, dahili davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.