MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/05/2008NUMARASI: 2006/149-2008/145Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kızı S.’in davalı S. ve dava dışı ortağı G.D..’tan aldığı borca karşılık 9 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu dükkanını borç ödendiğinde iade edilmek üzere davalıya devrettiğini, sonradan borcu ödemeye gittiklerinde davalı ve ortağının borçtan daha fazla para istediklerini, tapuyu geri vermediklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Hile olgusunun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece " iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada taraf muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı, bu yönde bir araştırma yapılmamış olduğu” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla yapılan yargılama sonunda iddianın yazılı delil ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, hile hukuksal nedenine dayalı olarak davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın temyizi üzerine , Dairece "...davada ileri sürülen iddianın içeriğine göre, taraf muvazaasına dayanıldığı, taraf muvazaası iddiasının 05.02.1947 tarihli, 20/6 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararına göre ancak yazılı delil ile kanıtlanabileceği, ne varki, Mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmış olmadığı belirtilerek, bu hususta tarafların delillerinin eksiksiz olarak toplanması sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuş, ancak, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı gereği yerine getirilmeksizin, yazılı delille kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacının, dava dışı kızı S. D..ın, davalı ile ortağı G.D...tan aldığı 2.900.000.000 TL borca karşılık, her biri 1.440.000.000 TL bedelli, toplam tutarı 4.320.000.000 TL olan 3 adet senet verdiğini, bunun yeterli görülmemesi üzerine, alınan borcun teminatı olarak,kendisine ait 9 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu dükkanın borç ödendiğinde geri verilmesi koşuluyla tapuda yapılan satış işlemi ile davalıya temlik edildiğini, kızı ile birlikte borcu ödemek istemelerine karşın, davalının taşınmazı geri vermek istemediğini ileri sürerek, taraf muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açtığı görülmektedir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 9 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu dükkan vasfındaki bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı iken, 14.10.1999 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, davacının kızı olan S. D..'ın şikayeti üzerine, davalı hakkında yapılan ceza kovuşturması sırasında, davalının, Emniyette alınan 17.11.1999 tarihli ifadesinde "... müşteki S. D.'ın, ortağı G. D..'tan 2.900.000.000 TL. borç aldığını, bu borca teminat olarak Esenler ilçesindeki dükkan tapusu ile 1.440.000.000'er TL.lık 3 adet senet alındığını, dükkan tapusunun adına yapıldığını,ortağı G..ın, müştekinin senetleri ödemesi halinde dükkan tapusunun iade edileceğini söylediğini, bu nedenle, müşteki tarafından senetlerin bedeli ödendiğinde, dükkanın tapusunun iade edileceğini " beyan ettiği, ayrıca, silahla tehdit suçundan hakkında açılan kamu davasının Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen yargılaması sırasında 01.03.2000 tarihli oturumda alınan savunmasında, emniyette alınan bu ifadesini teyit etmiş olduğu alaşılmaktadır.Bu durumda, davalının, emniyette alınan ve mahkemede tekrar ettiği bu ifadesi ikrar niteliğinde olup, davalı, borcun ödenmesi halinde taşınmazı iade edeceğini açıkca kabul etmiştir.Bilindiği üzere, ikrar, HUMK'nun 236. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre, mahkeme huzurunda yapılmış ikrarın, ikrarda bulunan taraf aleyhine delil teşkil edeceği, maddi bir hatadan doğduğu anlaşılmadıkça ikrardan dönülemeyeceği, kesin delil niteliğinde bir ispat vasıtası olduğu tartışmasız olup, bu konudaki beyanları içeren oturum tutanaklarının da İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı belge mahiyetinde olduğu açıktır.Hal böyle olunca; davada ileri sürülen taraf muvazaası iddiasının gereçekleşmiş olduğu kabul edilerek, BK'nun 81. maddesi hükmüde gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir Davacının temyiz itirazı yerindedir. kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.