MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Davacı, ortak mirasbırakanları babası ...'nin maliki olduğu 110 ada 74 ve 85 parsellerdeki payını hibe, 88 parseli satış suretiyle davalı ...'ye, 106 parseldeki payını davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiğini, anılan işlemlerin muvazaalı olduğunu, ayrıca işlem tarihinde murisin yaşlı olması nedeniyle akıl sağlığının yerinde olmadığını ileri sürerek, tapularının iptali ve 74 sayılı parselin adına diğer parsellerin miras payları oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece,taşınmazlarla ilgili tasarrufların inançlı işlem olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1933 doğumlu mirasbırakan ...'nin 07.11.2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları davacı ile davalılar ve dava dışı ..., ..., ... ile eşi ...'nin kaldığı, maliki olduğu 106 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu Hüseyin'e 23.07.2002 tarihli satış aktiyle, 88 parsel sayılı taşınmazı 28.6.2004 tarihli satış aktiyle, 74 ve 85 parsel sayılı taşınmazları 25.09.2001 tarihli bağış aktiyle davalı kızı ...'ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; vakıaları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanacak kanun hükmünü tespit ile tatbik etmek hakime aittir. Dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil talebi ile eldeki dava açılmıştır.Bilindiği üzere ;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası " olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtilmelidir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, mahkemece muris muvazaası yönünden araştırma yapılmamış, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek inançlı işlem yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmıştırHâl böyle olunca, mahkemece yukarıdaki ilke ve esaslar uyarınca muris muvazaası yönünden araştırma yapılması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı ... vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.