Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2932 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 1249 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 22/04/2008NUMARASI: 2007/286-2008/123Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, miras bırakanları M.’in 251 ada 26 parsel sayılı taşınmazı yeğeninin eşi davalıya ölümünden kısa bir süre önce, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, satış işleminin iptali ile miras payları oranında tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, satış bedelini bankaya yatırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava sırasında ölen davacı Ş.’in davayı takip etmeyen mirasçıları yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların miras bırakanı M.D.’ın malik olduğu 26 parsel sayılı taşınmazını 25.12.2002 tarihinde davalıya yapmış olduğu temlikin, terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine,Ancak, davacı S. dışındaki davacıların veraset ilamındaki miras payları 5/60 olduğu halde, bu pay aşılmak suretiyle 6./60 pay üzerinden iptal tescil kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, hüküm kısmında dava sırasında ölen davacı Ş.ile mirasçıları U.ve Ş..’nün soyadlarının ve özellikle davalı A..’un isminin infaz sırasında tereddüt oluşturacak şekilde yanlış yazılması isabetsizdir.O halde, davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava sırasında ölen davacı Ş..’in davayı takip etmeyen mirasçıları yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi. ... okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, Borçlar Kanununun 18. maddesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davacılarınmirasbırakanı M. D..’dan gelen miras paylarına yönelik açılan davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Ancak, davacılardan Ş. yargılama sırasında 11.01.2004 tarihinde vefat etmiş, mirası davacılara ve dava dışı A., U., Ş., A., E.ve S.’e kalmıştır. Dava, dava dışı anılan mirasçılara ihbar edilmiş bu mirasçılardan A., E. ve S.’in ilk karardan sonra açtıkları dava eldeki dava ile birleştirilmiştir. Bu durumda Ş.’in terekesi elbirliği mülkiyetine tabi bulunduğundan diğer mirasçılarına da tebligat yapılmış olmakla iştirakin sağlandığı kabul edilmelidir.Ne var ki; mahkemece davacı Ş.mirasçıları A., Ş., U., R., E. ve S. yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde, aynı kararın 2. bendinde bu kez E., S.ve R. tarafından açılan davanın ara muris Ş.’den gelen payı da kapsar biçimde kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Anılan hüküm davaçılar tarafından temyiz edilmeyip, yalnızca davalı tarafından temyiz edildiğine göre, aleyhe bozma yasağı ilkesi gereği davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın davalıya sağladığı usuli kazanılmış hakların gözetilmesi gerektiği açıktır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan hususlar nazara alınmak suretiyle iptali gereken payların yeniden belirlenmesi ve yargılama giderleri ile avukatlık parasının da buna göre düzenlenmesi gerekirken bu yönler gözardı edilerek yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.