MAHKEMESİ : EYÜP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/02/2007NUMARASI : 2000/831-2007/8Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ortak miras bırakan babaları K...U...ın 156 ada 3 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak oğlu olan davalı M...e t.. ettiğini davalının uzun yıllar cezaevinde yatması nedeniyle murisin davalıya daha düşkün olduğunu ileri sürerek, payı oranında iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı, çekişme konusu taşınmazı murisin hasta olduğu için satışa çıkardığını ve bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa olgusunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ili??kindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 156 ada 3 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından 25.10.1995 tarihli akitle davalı M.. satış yoluyla temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan taşınmazın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya devredildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazın resmi akitle gösterilen bedeli ile o tarih itibariyla saptanan gerçek değeri arasında aşırı oransızlık bulunduğu, öte yandan davalının temlik tarihine göre belli ve düzenli gelir getiren bir işinin olmaması nedeniyle taşınmazı alabilecek ekonomik güce sahip olmadığı, ayrıca murisin anılan taşınmazı satmasını gerektirecek haklı ve kabul edilebilir bir sebebin de ispatlanamadığı dosya kapsamı ile sabittir. O halde, somut bu olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabul edilerek davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.