Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2902 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1086 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/04/2010NUMARASI: 2007/497-2010/128Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Y. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.09.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M.T. ile diğer temyiz eden davalı asil ile vekili Avukat H. K.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; tarafların miras bırakanı M.G.’ün 54, 124, 378, 604, 722, 758, 903, 1029 ve 1043 parsel sayılı taşınmazlarda eşinden intikal eden miras paylarını 07.12.1992 tarihinde ve satış suretiyle davalı oğullarına temlik ettiği; anılan temliki işlemin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, davacılar vekilinin vekaletnamesindeki yetkisine dayalı olarak, dava konusu diğer 2139, 2145 ve 2146 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davadan feragat ettiği gözetilerek, bu parseller bakımından feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması da doğrudur. Davalı Y.bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, çekişmeli 54, 124 ve 903 parsel sayılı taşınmazlar yargılama sırasında imar uygulamasına tabi tutularak birden fazla imar parseli oluşturulmuştur. Öyleyse, davalıların miras bırakandan edindikleri payların yansıtıldığı imar parselleri üzerinden iptal ve tescile hükmedilmesi gerekirken, sicil kaydı kapatılan ve işlem yapma ve hukuki varlığı kalmayan kadastral parseller hakkında karar verilmiş olması isabetsizdir.Diğer taraftan; dava miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde karar verilmesi gerekirken, hem paylı mülkiyet hem de elbirliği mülkiyeti şeklinde tescile ilişkin yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.Öte yandan, kabul kapsamındaki taşınmazların dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değerlerinden miras bırakanın temlik ettiği paya ve bu paydan da davacıların miras paylarına isabet eden dava değeri üzerinden harç ve avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken, davacıların payları dikkate alınmaksızın fazla harç ve vekalet ücreti tayin ve takdirinin de doğru olduğu söylenemez. Davalı Y. vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 28.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.