Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2900 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15988 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/04/2011NUMARASI : 2007/617-2011/176Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davaları sonunda, yerel mahkemece asıl dava ile birleşen 200/618 esas sayılı meni müdahale ve ecrimisil davasının da kabulüne, birleşen 2007/619 esas sayılı dava dosyasında taraflar sulh olduklarından davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davalılar G. G. İmdat, N. ve N.vekili ile davalılar M. F.ve Z. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.05.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan asil Z.F. B.ve vekili Avukat F. Ü. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Asıl ve birleşen davalar, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece; “asıl dava ile birleşen 200/618 esas sayılı meni müdahale ve ecrimisil davasının kabulüne, birleşen 2007/619 esas sayılı dava dosyasında taraflar sulh olduklarından davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 9529 ada 1, 9515 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların 08.09.1989 tarihinde ıslah imar planı ile davacıların miras bırakanı A. E. adına oluştukları ve 11.04.2000 tarihinde de davacılar adına intikal suretiyle tescil edildikleri, 9529 ada 1 sayılı parselde asıl dosya davalılarının miras bırakanı S. İ.lehine ve 9515 ada 1 sayılı parselde de birleşen dosya davalılarından M.lehine muhdesat şerhleri bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacılar, kayden maliki oldukları anılan taşınmazlarına davalıların binalar yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki asıl ve birleşen davaları açmışlar; asıl dosyanın ve birleşen 2007/618 esas sayılı dosyanın davalıları, şuyulandırma öncesi davacıların miras bırakanından harici satın alma savunmasında bulunmuşlar ve belirtilen birleşen dosyanın davalıları ayrıca tapu tahsis belgesine dayanmışlar, ancak mahkemece bu savunmalar üzerinde durulmaksızın neticeye gidilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, TMK.nun 706, BK.nun 213 (6098 sayılı BK.'nun 237 md.) ve 2644 Sayılı Tapu Kanununun26. md. hükümleri uyarınca gayrimenkullerin alım ve satımları resmi şekilde yapılmadıkça geçerli sayılamaz. Ne var ki, harici satışın saptanması halinde satın alana kişisel hak sağlayacağı ve bu kişisel hakkın da TMK.nun 994. maddesinde öngörülen hapis hakkı olacağında kuşku yoktur.Diğer taraftan bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olayda, asıl dosya davalıları ile birleşen 2007/618 sayılı dosya davalılarının sundukları harici satışlara ilişkin belgeler de gözetilmek suretiyle anılan davalıların veya miras bırakanlarının gerçekten de imar uygulaması öncesi kadastral parselin maliki olan davacıların miras bırakanından harici alıma dayalı olarak yapılandıklarını kanıtlamaları halinde, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinin uygulanması gerekeceği kuşkusuzdur. Ayrıca tapu tahsis belgesi kapsamındaki binanın imar uygulaması sonucu çekişmeli imar parsellerinde kaldığının saptanması halinde de anılan hükümlerin uygulama yeri bulacağı da tartışmasızdır. Ne var ki, bu konularda yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle, taraf delillerinin toplanarak, özellikle davalı tarafların sundukları gayrımenkul satış sözleşmelerinin (noterde düzenlenen mabeyn senetlerinin) hangi taşınmaza ilişkin olarak düzenlendiklerinin açıklığa kavuşturulması, yerinde uygulama yapılarak davalıların yapılandıkları yerlerin, imar öncesi hangi kadastral parselde kaldığının saptanması ve çekişmeli binaların imar öncesi mi, yoksa sonrası mı yapıldığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespit edilmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalılar G.G.İ.N. ve N.vekili ile davalılar M. F.ve Z.vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı Z. F. B. vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 28.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.