Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2892 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1125 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2006NUMARASI : 2005/123-347Taraflar arasında görülen davada;Davacı, mirasbırakanı babası M..Z...’ın kendisinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak çekişme konusu 6 parça taşınmazını kızı E..’nin eşi olan davalıya satış göstererek devrettiğini, kalan malvarlığını ise yine E,,,nin çocuklarına vasiyet ettiğini, murisin kendisine hiç mal bırakmadığını ileri sürüp tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.Davalı, satışların gerçek olduğunu, murisin hacca gitmek için tarlalarını satışa çıkardığını, yabancıya gitmesin diye satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.Mahkemece, davacının satışın muvazaalı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; ??ekişme konusu ...ve ..parsel sayılı taşınmazların davacının miras bırakanı Mustafa Zorbozan'a ait iken 28.12.1973 tarihli akitle, yine ...parsel sayılı taşınmazını ise 17.8.1975 tarihli akitle ve satış suretiyle davalı damadına temlik ettiği görülmektedir.Davacı, anılan işlemlerin terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüş ayrıca aynı amaçla murisin kalan tüm malvarlığını davalının çocukları olan torunlarına vasiyet ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Ne varki mahkemece iddia çerçevesinde hükme elverişli olacak nitelikte bir araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. ..Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; miras bırakanın dava dışı kişilere yaptığı temliklerle ilgili davacı tarafından açıldığı bildirilen Bolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/81-Esas sayılı tenkis dosyasının getirtilip incelenmesi yukarda değinilen ilkelerde gözetilmek suretiyle yaptığı temliklerin ve vasiyetnamenin bir bütün halinde değerlendirilmesi ve bu suretle miras bırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanmaya çalışılması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğuşekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.