Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2861 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7436 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS, BEDELTaraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve birleşen davanın davacısı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.03.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden ... vekili Avukat, davacılar ... vd. vekili Avukat gelmediler, temyiz edilen davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Asıl ve birleşen davalar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis veya bedel isteğine ilişkindir.Asıl davada davacılar, mirasbırakan ...'nın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı ikinci eşi ...'ya satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, onun da taşınmazı yeğeni davalıya ölünceye kadar bakma akti ile devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptaline ve miras payları oranında adlarına tescile, olmadığı taktirde tenkise, o da olmadığı taktirde 50.000,00 TL bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmışlardır. Birleşen davada davacı, mirasbırakan ...'nın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı yeğeni davalıya ölünceye kadar bakma koşuluyla temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptaline ve miras payı oranında tescile, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazı murisin, eşinin ölümünden 2 yıl sonra ölünceye kadar bakma akti devrettiğini, murisin gözlerinin görmediğini, bakım ihtiyacında olduğunu, akitten doğan bakım borcunu yerine getirdiğini, uzun yıllar sonra davanın kötü niyetle açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispat edilemediği, davalının akitten doğan bakım borcunu yerine getirdiği, tenkis talebinin zamanaşımına uğradığı, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 329. maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; muris ...'nın davalı 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı 22.09.1981 tarihinde diğer muris eşi ...'ya temlik ettiği ve muris ...'nın 18.11.1998 tarihinde öldüğü, mirasbırakan ...'nın da taşınmazı ölünceye kadar bakması koşuluyla yeğeni davalıya 08.06.2000 tarihli sözleşme ile temlik ettiği, aynı gün taşınmazın sözleşmeye istinaden tescili için ...'e vekalet verdiği, vekil ...'un 09.06.2000 tarihli talebiyle taşınmazın davalı adına tescil edildiği, mirasbırakan ...'nın taşınmazı eşi muris ...'ya temlikine dair 22.09.1982 tarihli akit tablosunun ise dosya içinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olayda, muris ...'nın eşi muris ... ile 22.01.1982 tarihinde evlendikleri, muris ...'in aynı yıl içinde tek taşınmazı olan dava konusu yeri eşi muris ...'e satış suretiyle temlik ettiğinin iddia olunduğu, muris ... ve ...'in müşterek çocuklarının bulunmadığı, muris ...'in kardeşinin oğlu olan davalıyı 12-13 yaşlarında yanına alıp evlat gibi büyüttüğü, muris ...'in kör olduğu, bakım ihtiyacının bulunduğu, asıl davanın davacılarının muris ...'in kardeş ve yeğenleri, birleşen davanın davacısının ise muris ...'in kardeşi olduğu görülmektedir. Ne varki, mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, muris ...'nın dava konusu 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı eşi muris ...'ya temlikine konu 22.09.1982 tarihli akit tablosunun merciinden getirtilmediği, davacı iddiası doğrultusunda muris ...'in satış ihtiyacının olup olmadığının tespit edilmediği, asıl davaya konu ilk işlem olan satış iddiası bakımından muris muvazaasına yönelik bir irdeleme ve değerlendirme yapılmadığı, muris ...'in bu devirdeki iradesinin ne olduğunun saptanmadığı, öte yandan, birleşen davada, davacı ve davalı tanıklarının tamamı dinlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez. Hâl böyle olunca; muris ...'nın dava konusu 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı eşi muris ...'ya temlikine konu 22.09.1982 tarihli akit tablosunun merciinden istenmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, asıl davaya konu ilk satış işleminin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının tespit edilmesi, daha sonra ikinci işlem olan ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan devir bakımından bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, davadaki asıl istek olan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil iddiasına yönelik gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın terditli talep olan tenkis isteği bakımından ara kararı ile zamanaşımından ret kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, murislerin ölüm tarihlerindeki Türk Medeni Kanunu hükümleri gözetilmeden gerekçede yeniden tenkis isteği bakımından zamanaşımından ret kararı verilmiş olması da isabetsizdir. Asıl davanın davacılarının ve birleşen davanın davacısının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.