MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.03.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis veya bedel isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan ...'un mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 129 ada 46 parsel sayılı taşınmazı oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, murisin satış ihtiyacının olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptaline ve miras payları oranında adlarına tescile, olmadığı taktirde 5.000,00 TL bedelin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmışlar, yargılama sırasında ıslah ile, 149.958,55 TL bedelin tahsiline, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.Davalı, dava konusu taşınmazın kendisine ait iken kadastro işlemi sırasında muris adına tescil edildiğini, daha sonra murisin gerçek hak sahibine devir yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve özellikle, murisin çekişme konusu 129 ada 46 parsel sayılı taşınmazı oğlu davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur, davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava konusu edilen taşınmaz 129 ada 46 parsel olduğu halde, hüküm yerinde ada numarasının karıştırılması suretiyle karar verilmiş olması doğru değil ise de, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından, hükmün 1. bendinde yer alan “davanın KABULÜNE, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 104-118-129 ada 46 nolu parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile, davacıların ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/2037 esas, 2001/2020 Karar sayılı ilamındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, kalan hisselerin aynen ipkasına” cümlesinin çıkarılmasına, yerine “davanın KABULÜNE, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 129 ada 46 nolu parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile, davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/2037 esas, 2001/2020 Karar sayılı ilamındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, kalan hisselerin aynen ipkasına” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekilde düzeltilmesine, düzeltilmiş haliyle kararın bu yönden 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 80, 438/7. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Öte yandan; davacı ...'ın hükümden sonra 16.03.2015 tarihli dilekçesi ile, davadan feragat ettiğini bildirdiği, ardından 18.03.2015 tarihli dilekçesi ile de, 16.03.2015 tarihli feragat beyanının hata ve hile sonucu elde edildiğini, davalının kendisini kandırdığını beyan ettiği görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı; 310. maddesinde ise, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilebileceği hükümleri düzenlenmiştir.O halde, anılan yasal düzenlemeler ve HMK'nın 311. maddesinin "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." şeklindeki ikinci cümlesi de gözetilerek davacı ...'nin feragat dilekçesinin serbest irade ürünü olup olmadığı hususunun incelenebilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.