MAHKEMESİ: FEKE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 27/07/2011NUMARASI: 2010/152-2011/115Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, Feke Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/06/2010 tarih, 2009/67 Esas, 2010/82 karar sayılı ilamı ile Ş. D..A.. adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile H. M. A. mirasçıları adına tesciline karar verildiğini, 14/09/2010 tarihinde kesinleşen hükmün sicile yansıtılmasından önce davayı kaybedeceğini anlayan Ş. A. tarafından taşınmazın davalıya satış yoluyla temlik edildiğini, kesinleşen iptal tescil hükmünün infazını engellemek amacıyla yapılan temlikin muvazaalı olduğunu, davalının yakın akrabaları olup taşınmazın davalı olduğunun bilindiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile kesinleşen ilam uyarınca ½ payla adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, çekişmeli taşınmazın muris M.. A. tarafından oğlu H.. M. A..’ya t.- harici paylaşım yoluyla bırakıldığını ancak kadastro tespiti sırasında gelini Ş. A. adına tespit ve tescil edildiğini, tespite itiraz davasının redle sonuçlandığını ve kararın kesinleştiğini, bunun üzerine bedeli karşılığında taşınmazı satın alma yoluyla temellük ettiğini, sicile güven ilkesi gereğince iktisabının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davalının iyiniyetli olduğu, TMK’nun 1023.maddesi uyarınca iktisabının korunması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece;davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu taşınmazın dava dışı davacıların da gelini olan Ş.. A.. adına kayıtlı iken Ş..n aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulüne ilişkin Feke Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/ 67 Esas, 2010/82 karar sayılı, 29/06/2010 tarihli kararı ile tapu kaydının iptali ile ½ payla davacılar adına tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 14/09/2010 'da kesinleştiği, buna karşın taşınmazın yargılama devam ederken, 01/02/2010 tarihinde davalı M..'a satış yoluyla temlik edilmesi üzerine davacıların kesinleşen mahkeme ilamına dayalı olarak yolsuz tescile dayalı eldeki davayı açtıkları, mahkemece davalı M...'un iyiniyetli olduğu, TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğunda bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Gerçekten de; davalının taşınmazı edinmesinde iyiniyetli olduğunun anlaşılması halinde iktisabının korunması gerektiği kuşkusuzdur.Oysa taşınmazı edinen davalı M.. her ne kadar Adana'da ikamet etmekte ise de anne ve babasının taşınmazın bulunduğu köyde yaşadığı, dava konusu yerin davalının ailesinin oturduğu eve yakın mesafede olduğu, komşu oldukları, davalı M..'un zaman zaman köye ailesini ziyarete geldiği dosya kapsamı ile sabittir. Öte yandan taşınmazın bulunduğu yer köy olduğuna göre daha önce davacılar ile kayıt maliki Ş. arasında görülen davalardan son kayıt maliki M.'un bihaber olması hayatın olağan akışına ters düşer. Bu saptamalar karşısında davalı M.un TMK'nun 1024. maddesi kapsamında keyfiyeti bilen ve bilmesi gereken konumda olduğu buna istinaden de iyiniyet savına değer verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan kredi alınarak bedelini ara malike ödemiş olması neticeye etkili olmayıp sicil kaydının korunmasını gerektirmeyeceği de açıktır.Halböyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli değildir. Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.